26 Mayıs 2008 Pazartesi

25.05.2008


Maliye Bakanı, bürokratların basın organlarıyla temas etmesini yasakladıMaliye Bakanı Kemal Unakıtan, Bakanlık bürokratlarının kendi yetki alanlarına giren konularda bile yorum ya da değerlendirme yapmasını sevmiyor. Bu nedenle Maliye Bakanlığı’nda yürüyen çalışmalarla ilgili birçok gelişme kamuoyuna “İ

smini vermek istemeyen bir Maliye yetkilisi” ya da “Üst düzey bir Maliye bürokratı” ifadeleriyle yansıyor. Ancak bu formülle by-pas edilmekten pek de hoşlanmayan Bakan Unakıtan, birkaç haftadır bakanlık çalışmalarıyla ilgili kamuoyuna yansıyan haberler üzerine çareyi “Sus Genelgesi” çıkarmakta buldu. Unakıtan yayınladığı iç genelgeyle, bürokratların basın organlarıyla temas etmesini, bilgi, belge vermelerini yasakladı. Genelgede, “bazı personelin Bakan’ın izni olmaksızın basına kamu görevlerine ilişkin bilgi verdiği” belirtilerek, bürokratların basınla temas etmesinin mevzuata da aykırı olduğu vurgulandı. Bakan Unakıtan, 2004 yılında da benzeri bir genelgeyle bürokratlarına konuşmayı yasaklamıştı. Bakanlık koridorlarında bahsedildiği şekliyle Bakan Unakıtan, bürokratlarına yine bir “ayar” vermiş oldu.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

TBMM

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ve HÜKÜMETİMİZE DUYURU


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ve HÜKÜMETİMİZE DUYURU

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil ÇİÇEK, 7 Nisan 2008 Tarihli Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı basın açıklamasında özetle;

“Mevcut durumda vergi denetimlerinin dört ayrı birim tarafından yapıldığını belirterek, vergi gelirlerinin artırılması, vergi denetiminde etkinlik ve uygulama birliğinin sağlanması, denetim elemanlarının eş güdüm ve işbirliği içinde çalışmalarını sürdürebilmesi amacıyla, maliye müfettişliği, hesap uzmanlığı, gelirler kontrolörlüğü ve vergi denetmenliği unvanlarının kaldırılıp bunların ‘Vergi Denetçisi’ unvanı altında birleştirildiğine ilişkin tasarının Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını” ifade etmiştir.

Ancak, TBMM’ye sevk edilen mevcut tasarıda hükümetin açıklamalarının aksine, tek çatı altında bir denetim yapısı yerine ikili bir yapı öngörülmektedir. Bu tasarı ile gerek bilgi ve donanım gerekse sayısal bakımdan denetim gücünün büyük çoğunluğunu oluşturan ve vergi incelemelerinin yüzde doksanını gerçekleştiren 2 bin 779 vergi denetmeni söz konusu çatının dışında bırakılmış ve bu durum vergi denetmenleri camiasında büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur.

Tasarıyla oluşturulmak istenen yapının, Sayın Başbakanımızın da rahatsızlığını defalarca dile getirdiği mevcut yapısal sorunları çözemeyeceği düşünülmektedir.

Bu nedenlerle, Sayın Cemil ÇİÇEK’in açıklamalarında belirtilen yapılanmanın oluşturulabilmesi için tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, kamuoyunda yaratılan beklentilere ve Avrupa Birliği normlarına uygun, vergi denetiminde etkinlik ve verimliliği sağlayacak şekilde, Maliye’deki dört denetim biriminin aynı unvan altında birleştirilmesi amacıyla yeniden düzenleneceğini umuyor ve saygılar sunuyoruz.
Yorum yaz! :: Arkadaşına Gönder!

12 Mayıs 2008 Pazartesi

tasarı

dün ve bugün degişen yok

GELİRLER KONTROLÖRLERİ DERNEĞİ
BASIN BÜLTENİ
Tasarıyla Gelirler Kontrolörleri Tasfiye Edilmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı, 09.03.2005 Çarşamba günü Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme alınacaktır.
Tasarıyla Gelirler Genel Müdürlüğünün mevcut yetkileri politika belirleme ve uygulama olarak ikiye bölünüyor. Devlet gelirlerine ilişkin politikayı hazırlamak, kanun ve tüzüklerle ilgili değişiklikleri hazırlamak, devletin gelir bütçesini hazırlamak, ikili veya çok taraflı vergi anlaşmalarını yapmak gibi gelir idaresini güçlü kılan yetkileri Gelir İdaresinden alınarak “Maliye bürokrasi”sine verilmekte, gelir idaresine ise sadece uygulama kalmaktadır.
Gelir idaresinin asli bir fonksiyonu olan vergi denetim işlevinin bir kısmı da gelir idaresi dışında tutularak Maliye Bakanlığına bırakılmaktadır. Gelir İdaresinin, vergi incelemesini yürütecek denetim elemanları Bakanlıkça belirlenen temel politika ve stratejiler doğrutulsunda inceleme yapmak zorunda bırakılarak vesayet altına alınmak istenmektedir.
Şimdiye kadar hazırlanan altı taslakta olduğu gibi, TBMM’ye sevk edilen Gelir İdaresine ilişkin yasa tasarısında da Gelirler Kontrolörlerinin birçok hakkı Maliye Bürokrasisince elinden alınmaktadır. Mevcut durumda gelir idaresinin en üst makamı olan Gelirler Genel Müdürüne doğrudan bağlı olan Gelirler Kontrolörleri; tasarıyla daha alt bir konum olan ve hiçbir kurumun denetim biriminde olmadığı şekilde daire başkanlığına dönüştürülerek tenzil-i rütbeye uğratılmaktadır. Diğer taraftan hiçbir denetim biriminde görülmeyen “ taşra denetim elemanlığından merkez denetim elemanlığına geçiş” bu tasarı ile getirilmek istenmektedir. Bu düzenlemelerle bazı kişi ve gruplar kendilerine rakip gördükleri Gelirler Kontrolörlüğü mesleğini yok etmek istemektedir.
Tasarıda görülen diğer eksiklikler;
• Merkez Denetim Elemanları Tek çatı altında toplanmamıştır.
• Tasarı mükellefe hizmet konusunda herhangi bir yenilik getirmemektedir.
• Tasarıda merkez teşkilatı hakkında geniş düzenlemelere yer verilirken, gelir idaresinin taşra teşkilatına ilişkin herhangi bir belirleme yapılmamış konu keyfi düzenlemelere açık bırakılmıştır.
• Amaç mükellefe hizmeti hedefleyen yatay örgütlenme iken bürokrasi yaratan dikey örgütlenme esas alınmıştır.
• Uygulama birimi olan gelir idaresinde vergi denetim birimleri zayıf bırakılarak kayıt dışı ile mücadele sekteye uğratılmaktadır.
• Tasarıda idare ve vergi hukukumuzda tanımı bulunmayan ibaralere yer verilmiştir. (Grup başkanı, Grup Müdürü, Bakanlık Denetim Birimi, Verginin silinmesi, Gönüllü uyum vb.)
• Gelir politikası belirleme süreci tanımlanmamıştır.
Gelirler Kontrolörleri camiası olarak temennimiz; tasarıdaki eksikliklerin ülke menfaatleri dikkate alınarak, giderilmesi ve etkin bir gelir idaresinin kurulması doğrultusunda Yüce Meclisin gerekli düzenlemeleri yapmasıdır. 06.03.2005/ANKARA
Gelirler Kontrolörleri Derneği


Tarih: 10:05, 12/5/2008
Yorum (0) | Bağlantı

dün ve bugün hic birşey degişmedi

SAYIN BAŞBAKANIMIZA
SAYIN MİLLETVEKİLLERİMİZE
VE KAMUOYUNA
Gelirler Kontrolörleri camiası olarak Gelir İdaresinin Yeniden niden Yapılanmasına Yönelik Tasarıya ilişkin aşağıda yer verdiğimiz görüşlerimizi Yüce Meclisimiz, Başbakanımız ve kamuoyu ile ile paylaşma zorunluluğu duyuyoruz.
"Gelir İdaresi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Tasarısı " 02.03.2005 tarihinde TBMM Başkanlığına sevk edilmiş bulunmaktadır. Tasarının genel gerekçesinde yer verildiği üzere gelir idaresi bugünkü yapısı itibariyle değerlendirildiğinde; merkez ve taşra teşkilatının yönetsel bir bütünlük arz etmediği, vergi politikası oluşturma sürecinin yetersiz bulunduğu, çalışanların motivasyonunun yetersiz olduğu, nitelikli insan gücünün elde tutulamadığı, teknolojik altyapının geliştirilmesi gerektiği, mükelleflere etkin ve kaliteli hizmet sunulamadığı, bu nedenle gelir idaresinin yeniden yapılanması gerektiği konusunda görüş birliği bulunmaktadır.
Tasarı bir bütün olarak bu gerekçe ve 1 inci maddesinde yer alan amaçlarla birlikte değerlendirildiğinde;
-Kayıtdışı ekonomi ile mücadelenin en önemli unsuru olan vergi denetimini etkin ve objektif kılacak yeni bir yapılanma modeli önerilmemektedir. IMF, Dünya Bankası, Akademisyenler ile TÜSİAD gibi sivil toplum örgütlerince yapılan çalışmalarda vurgulanan vergi inceleme yetkisini haiz merkez denetim birimleri arasında varolan çok başlılık sorunu giderîlmemiştir.
-Gelir idaresi içerisinde, Türk kamu yönetiminde merkez denetim biriminin en üst idari amire bağlı kariyer mesleği olarak örgütlenmesi ilkesine uyulmamıştır. Böylece bağımsız, tarafsız ve etkin çalışacak örgütlenme sağlanamamıştır.
-Şeffaf ve katılımcı bir gelir idaresinin oluşturulmasını sağlamayacaktır. Çünkü tasarının hazırlanma sürecinde şeffaf ve katılımcı bir çalışma tarzı benimsenmemiştir. Tasarı sadece bazı grupların görüşü çerçevesinde hazırlanmıştır.
-Vergi politikasının oluşturma sürecindeki yetersizlikleri gidermemektedir
- Çalışanların motivasyon eksikliklerini giderecek düzenlemeleri içermemektedir.
- Tasarı ile etkin ve kaliteli hizmet sunabilecek, mükellef odaklı bir yapılanma sağlanamayacaktır. Taşra örgütüne ilişkin getirilen düzenlemeler yetersizdir.
- Hesap verebilir, dürüst verimli ve etkin bir gelir idaresinin oluşturulmasında ihdas edilen 52.175 kadroda görev yapacak personelin iş ve işlemlerinin iç denetimine ilişkin düzenleme içermemektedir
Bütün bu eksikliklerle birlikte tasarı bu haliyle yasalaştığı takdirde, yeniden yapılanmayı zorunlu ve gerekli kılan unsurların en önemlisi olan oligarşik bürokrasinin kırılması mümkün olmayacak, aksine daha da güçlenecektir.
Sorumluluk sahibi Gelirler Kontrolörleri camiası olarak yukarıda sunduğumuz eksiklikleri ülkemizin yüksk menfaatlerini her zaman ön planda tutan Yüce Meclisimize, Başbakanımıza ve kamuoyuna duyurmayı bir görev bilmekteyiz.

Tarih: 10:03, 12/5/2008
Yorum (0) | Bağlantı

dün hesap uzmanı

eğişim ve Değişmesi Gerekenler...
Bilindiği üzere, son aylarda basın yayın organlarında “Gelir İdaresi’nin Yeniden Yapılandırılması” başlığı altında çeşitli haber ve yorumlar yer almaktadır. Ancak kamuoyunun gündemine, gelir (vergi) politikasının ve bu politikayı yürüten idari birimlerin sorunlarının ve örgütlenme modelinin tartışılması biçiminde sunulması gereken bu konu, bütün çabasını değişimi “fırsata” çevirme gayreti içindeki dar grupların çıkardığı karmaşayla yön değiştirmiş ve sonuç olarak bu grupların nasıl “terfi” edebileceklerinin tartışıldığı bir düzeye indirilmiştir. Üstelik konunun bu düzeye indirilmesiyle de yetinilmemiş; var olan kimliklerinden rahatsız oldukları için statü ve kimlik avcılığına soyunan aynı çevreler, “ülke çıkarı” gibi bazı değerlerin arkasına saklanarak önce Maliye Bakanı’na bağlı olarak üst düzey denetim yapan Hesap Uzmanları Kurulu’nu ve mensuplarını eleştirmeye çalışmışlar, sonra da kendilerince eleştirdikleri, ancak “tek çatı” yaklaşımıyla ulaşmak istedikleri sonucu (statüyü) işaret ederek Hesap Uzmanları Kurulu ile “birleşmek” şeklindeki niyetlerini ortaya koymuşlardır. Hangi şekilde sunulmaya çalışılırsa çalışılsın, hangi hamasi repliklerin arkasına saklanılmış olursa olsun; kamusal denetimin etkinliğini azaltmak ve hatta yok etmek dışında bir sonuç vermeyecek formül ve söylemler, bireysel çıkar kaygılarının dışavurumundan başka bir anlam taşımamaktadır.
Bu gelişmeler içerisinde daha da vahim olanı, yukarıda belirtilen kişi ve grupların; hukukun, aklın ve mantığın sınırlarını zorlayacak bir yaklaşım sergileyerek, kendi çıkarlarına uygun bir yasal düzenleme yapılamaması halinde, yasaların yüklediği görevleri yapmayacakları tehdidiyle, yasama ve yürütme gücünü etkileyebileceklerini düşünmeleri ve bu konuda çaba göstermeleridir.
Bağlı oldukları birimin yeniden yapılandırma çalışmalarına katkı sağlamak ve bu şekilde de kendi gerçekleriyle hesaplaşmak yerine, konuyu bütün platformlarda “terfi ve statü talebi” biçiminde sunan bu grupların taleplerinin, esasında hangi “gerekçelere” dayandığını görebilmek için, öncelikle Türkiye’de vergi denetiminin nasıl yürütüldüğünü kısaca görmek yararlı olacaktır.
Türkiye’de vergi denetimi tek çatı altında yapılmaktadır; bu çatı da Maliye Bakanlığı’dır. Maliye Bakanlığı çatısı altında ve her gelişmiş ülkede olduğu gibi, vergi yükümlülerinin belli ölçütlere göre segmentasyonu çerçevesinde, çok kademeli olarak yürütülen vergi denetiminin üst kademesini Maliye Bakanı’na bağlı ve Bakan adına denetim yapan Hesap Uzmanları Kurulu ile Maliye Teftiş Kurulu oluşturmaktadır. Bu kademede “Kurul” sıfatını haiz başka bir denetim birimi mevcut değildir. Sonraki kademe ise Gelirler Genel Müdürlüğü bünyesinde Gelirler Kontrolörlerince yürütülen merkezi denetim ve daha sonra da yine aynı Genel Müdürlüğün kontrolü altında, Vergi Denetmenleri, Defterdarlar ve Müdürler tarafından yürütülen yerel vergi denetimidir.
Belirtilen denetim yapısının, toplumsal ve ekonomik yapının gereği olarak kademeli olması; vergi yükümlülerinin profiline, akla, bilime ve Ülkemiz gerçeklerine uygundur. Denetim alanındaki yükümlülerin bazı kriterlere göre sınıflandırılması ve denetimin de bu sınıflara göre kademelendirilmesi, zorunlu bir yaklaşımdır. Hatta Ülkemizdeki mevcut kademelendirme uygulamasını “çok başlılık” olarak görmek bir yana, yetersiz bulan ve daha ayrıntılı kademelendirmeler gitmeyi öneren meslek mensupları ve akademisyenler de bulunmaktadır. Mevcut örgütlenme modeline atfedilebilecek tek eksiklik, tüm denetim birimlerinin ve vergi denetim kademelerinin birleştirilmemiş olması değil, denetim birimleri arasında mesleki kriterlere dayalı olarak yükselme olanağının bulunmamasıdır. Bu eksiklik Gelir İdaresi’nin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarısında belli ölçülerde giderilmekte ve belirlenen koşulları taşıyan Vergi Denetmenleri’nin Gelirler Kontrolörü olabilmesine olanak sağlanarak, aynı Genel Müdürlük içerisinde örgütlenmiş denetim birimleri arasında geçiş sağlanmaktadır.
Bilindiği gibi, Maliye Bakanlığı vergi denetim birimlerinde mesleğe başlama sınavla olup, bu sınavlar her denetim birimi bakımından başvuru koşullarını taşıyan herkese açıktır. Herhangi bir kişi Bakanlık Denetim Birimleri’nin (Hesap Uzmanları Kurulu ve Maliye Teftiş Kurulu) açmış olduğu giriş sınavlarına girebildiği gibi, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün açtığı Gelirler Kontrolörlüğü veya Vergi Denetmenliği sınavına da girebilmektedir. Hatta Gelirler Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan denetim elemanlarının, sınava başvuru koşullarını taşımaları halinde Bakanlık Denetim Kurulları’nın açmış olduğu giriş sınavlarına katılması da olanaklı bulunmaktadır. Örneğin, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün denetim birimlerinde görev yaparken, Hesap Uzmanları Kurulu’nun açmış olduğu giriş sınavını geçen onlarca kişi Hesap Uzmanları Kurulu’na katılmış ve Hesap Uzmanı olmuştur.
Vergi denetiminin yapısı ile denetim birimlerinin istihdam politikası ve uygulamaları bu şekilde iken, hadlerini aşarak “kast veya oligarşik sistem”den bahisle “tek çatı” talebini dile getirenler, esasında belli nitelikleri taşımadıkları ya da sınavını aşamadıkları için ulaşamadıkları mesleki kademelere, kargaşadan yararlanarak ulaşmak istemekte; bunu elde edemeyeceklerini anladıkları durumda ise, hedefe koydukları mesleklerin ve mensuplarının kendi seviyelerine inmesi için çaba sarf etmektedirler.
Bu talep ve çabalar belli slogan ve söylemlerle gizlenmeye çalışılsa da “kişiseldir”; “tedirginlik” ve “değersizlik” duygularının ifadesidir. Genel bir yaklaşımla, kökeninde yetersizlik ve kendine güvenmeme anlayışı yatan ve korku biçimine dönüşen tedirginlikleriyle yaşayan kişi ve gruplar, kendilerine dahi itiraf edemedikleri bu durumu sürekli olarak gizlemeye çalışırlar. Zira, gerçek kimlikleri, “yetenekleri” ve alışkanlıkları bilindiğinde hiç bir şekilde kabul görmeyeceklerini düşünürler. Gelir İdaresi’nin yeniden yapılanması sürecinde de belli çevreler, bu psiko-sosyal çerçeveye uygun düşen bir davranış kalıbını benimsemiş görünmektedirler. Buna göre, anılan kişi ve gruplar öncelikle kendilerinde bulunmayan (Kurul gibi) unvan ve sıfatları kullanarak, o unvan ve sıfatlara sahip mesleklerle birikim, kültür ve yetki yönünden “eşit” oldukları şeklinde bir görüntü yaratmaya çalışmakta; bu çabada inandırıcı olamadıklarında ise, her bakımdan kendilerinden üstün olduklarını kabul ettikleri ve taklit etmeye çalıştıkları mesleklere ve mensuplarına saldırı düzenleyerek o meslekleri yıpratmayı denemektedirler.
Burada dikkat çeken nokta ise, her iki yolu yöntem olarak benimseyen dar grupların oynadıkları “eşitlik” rolüne kendilerini fazlaca kaptırmış olmaları sebebiyle, oynamakta oldukları rol ile kendi gerçek kimliklerini ayırt edemez duruma gelmeleri ve bunun sonucunda da kendilerine yabancılaşmalarıdır. Bu yabancılaşmadır ki, “Gelir İdaresinin Yeniden Yapılanması” projesini bu çevreler için “terfi mücadelesi” şekline dönüştürmüştür.
Kurulduğu günden bu yana geçen 60 yıllık süreçte, Maliye Bakanlığı bürokrasisinin Türk Devlet yapısı içinde haklı bir saygınlığa kavuşmasına büyük katkıları olan Hesap Uzmanları Kurulu mensupları, yasaların verdiği yetkileri etkin ve hukuka uygun kullanmak suretiyle üst düzey denetim elemanı olma sorumluluklarını yerine getirdikleri gibi, gerek Maliye Bakanlığı’nın gerekse diğer Bakanlıkların pek çok biriminde görev alarak, bu birimlere her türlü desteği vermişler; disiplinli çalışma anlayışlarını, bilgi ve birikimlerini buralara aktarıp paylaşmışlardır. Buna karşılık, bu kadar emek verilen söz konusu birimlerin başında yer alan ve Hesap Uzmanları Kurulu mensuplarına düşündüklerinden ve kavrayabildiklerinden çok daha fazlasını borçlu olan Gelirler İdaresi bünyesinde yapılanan bu grupların nitel sorunlarının bugüne dek çözülememiş olması elbette üzüntü vericidir. Ancak, açıktır ki; belirtilen sorunların çözümü, ilgi alanına giren konularda topluma önderlik etme kaygısı bulunan Hesap Uzmanları Kurulu ve mensuplarının örnek alınmamasında ısrar etmekten ve hatta hadlerini aşan yersiz ifadeleri Kurul’a ve mensuplarına yöneltmekten geçmemektedir.
Her değişim, otorite kimliğinin ve yönetim modelinin de sorgulanmasına sebep olmakla birlikte, Gelir İdaresi içerisindeki bazı grupların, yıllarca yönetimi altında çalıştıkları ve model aldıkları Bakanlık Denetim Kurullarını önce engelleyici kurumlar olarak algılamaları ve sonra da bu Kurullar ile “tek çatı altında” birleşmeyi talep etmeleri, kendi içinde çelişki yaratan ilginç bir tutumdur. Esasında, otorite ve yönetim modellerinin sorgulanması bile mesleki ve kurumsal kişiliğin oluşması ve gelişmesiyle doğrudan ilgilidir. Mesleki ve kurumsal kişiliğin gelişmediği ya da önemsenmediği ortamlarda, yönetim modelini tartışacak saygın bir birikim ve seviye beklemek olanağı da bulunmayacaktır. Yaşanan gelişmeler bu belirlemenin doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Zira, bu grupların “tek çatı ve terfi talepleri” ihmal edilse dahi, yıllarca model alınan otoriteye karşı sadece ve sadece haksız, yersiz ve saldırgan bir tavır takınılmakta; bunu yaparken de kendi mesleki birikim ve kültürlerinden gelen bir otoriteye değil, ayrı birer güç merkezi olarak gördükleri belli kişi ve kurumların söylemleri tekrar edilerek, daha güçlü olduğuna inanılan “otoritelere” sığınılmaktadır. Bu durum ise “kimlik bunalımı”nın daha da derinleşmesini getirmekten başka bir şeye yaramamaktadır.
Çağdaş meslekler var oluşunun bilincinde olan, yarattığı değer ve kültürlerle yaşayan, kendi dinamikleriyle davranan ve kendiyle yüzleşmekten korkmayan mesleklerdir. Bu çerçevede, Gelir İdaresi’nin yeniden yapılanmasının yani değişimin, değişimi bireysel ve mesleki çıkarları yakalama şansı olarak gören dar gruplara da sağladığı önemli bir fırsat bulunmaktadır:
Kendi gerçeklerini görmezden gelmek, her türlü olay ve gelişmeden bireysel çıkarlar beklemek, değişimi fırsatlar silsilesi olarak görüp platonik “üstünlük” hevesleri içinde kimlik bunalımını derinleştirerek sürdürmek yerine; çok kolay olmasa da beğenmediği “kendisi” ile hesaplaşmak ve “kendisini” değiştirmek fırsatı.
Haberi Gönderen: Aziz Demirci
Hesap Uzmanları Derneği Başkanı

Tarih: 10:01, 12/5/2008
Yorum (0) | Bağlantı

Dün gelirler kontrolörü

ASIL DEĞİŞMESİ GEREKENLER...................
Bilindiği gibi Gelir İdaresinin Yeniden Yapılandırılması konusu maliye camiasını olduğu kadar tüm ülkeyi de yakından ilgilendirmektedir. Gelirler Kontrolörleri de sonuçları itibariyle hedeflenen amacı gerçekleştirmekte yetersiz kalacağını düşündüğü bu tasarı ile ilgili hassasiyetlerini ifade eden görüşlerini en son 08.03.2005 tarihinde bir kez de medya ile paylaşmıştır. Ancak, bu görüşlerimize tek olumsuz tepki, aynı tarih itibariyle sitenizde de yayınlanan Hesap Uzmanları Derneği tarafından camiamızı doğrudan hedef alan yazı olmuştur. Denetim birimlerinin haiz olması gereken etik değerlerle bağdaşmayan bir üslupla kaleme alınmış olan bu yazıya istemeden de olsa bir cevap verme zorunluluğu doğmuştur.
1-Gelir İdaresinin Yeniden Yapılandırılması Tasarısı eğer, bütün çabasını değişimi “fırsata” çevirme gayreti içindeki dar grupların çıkardığı karmaşayla yön değiştirmiş ve sonuç olarak bu grupların nasıl terfi edebileceklerinin tartışıldığı bir düzeye indirilmiş ise; bilinmelidir ki bu eylemlerin muhatabı Gelirler Kontrolörleri değil, kapalı kapılar ardında menfaat arayan başka bir dar grup’tur.
2- ...... bazı değerlerin arkasına saklanarak ......tek çatı yaklaşımıyla ulaşmak istedikleri sonucu işaret ederek Hesap Uzmanları Kurulu ile “birleşmek” şeklinde bir niyetin var olduğu düşünülüyor ise bilinmelidir ki:
Hesap Uzmanları ile birleşilmesi, Gelirler Kontrolörleri’nin ne özlük haklarında ne görevlerinde ne de yaptıkları incelemelerde herhangi bir değişikliğe neden olmayacaktır. Bilinmelidir ki, peşinde koşulan bir birleşme ideali bulunmamaktadır. Kaldı ki Gelirler Kontrolörleri’nin sahip bulunduğu teftiş ve soruşturma yetkisi; ancak, bu yetkilere sahip olmayan dar bir grubu rahatsız ediyor olabilir.
3-Tek çatı talebini dile getirenlerin esasında belli nitelikleri taşımadıkları ya da sınavını aşamadıkları için ulaşamadıkları mesleki kademelere, kargaşadan yararlanarak ulaşmak istedikleri düşünülüyor ise; bilinmelidir ki:
Üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olan ve diğer koşulları da taşıyan kişiler açılmış olan kontrolörlük, uzmanlık, müfettişlik, murakıplık gibi birçok kariyer mesleklerinin sınavlarına başvurmakta ve pek azı birden fazla sınavı kazanarak bir tercih yapma durumunu yakalayabilmektedir. Bu nedenle, Gelirler Kontrolörlüğü sınavına girmiş; ancak, başarılı olamadığı için Hesap Uzmanı olma durumunda kalmış denetim elemanlarının bulunduğu unutulmamalı ve sarf edilen yukarıdaki sözlerin önce kendi meslektaşlarına, sonra da tüm denetim camiasına hakaret niteliği taşıdığına dikkat edilmelidir.
4-Gelir İdaresinin Yeniden Yapılanmasının bir terfi mücadelesine dönüştüğü düşünülüyor ise; bilinmelidir ki:
Gelirler Kontrolörleri hak etmedikleri mevkilerin peşinde olmayan ve “fırsat bu fırsattır ne kurtarsak kardır” güdüsüyle hareket etmeyen; zaten sahip oldukları, ancak nefret dürtüsüyle hareket eden dar gruplar tarafından ellerinden alınmaya çalışılan mevcut haklarını kaybetmemenin mücadelesini vermektedirler. Şu anda Gelirler Genel Müdürlüğü bünyesinde Gelirler Kontrolörlerince yürütülen merkezi denetimin, Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde de aynen ve doğrudan yürütülmesinin istenmesinden daha doğal ne olabilir?
5-Kendisini güç merkezi , otorite olarak gören ve ne yazık ki “kurul” sıfatına sığınmak zorunda kalanlara sözümüz odur ki;
Gelirler Kontrolörleri, varoluşunun bilincinde olan, yarattığı değer ve kültürle yaşayan, kendi dinamikleriyle davranan ve kendi ile yüzleşmekten korkmayan bir camiadır.
Asıl değişmesi gerekenler ise; mevcut gerçekleri görmezden gelen, gelişmelerden kurul çıkarları bekleyen, ne yazık ki platonik üstünlük takıntısını aşamamış ; kendisi ve çevresi ile hesaplaşmaya korkan ve kolay yolu seçen zihniyettir. Yani yıllardır bu kafayla hiçbir şey elde edemeyen işte bu zihniyet.
Gelirler Kontrolörleri Derneği

Tarih: 09:57, 12/5/2008
Yorum (0) | Bağlantı

maliye denetcisi

Maliye denetimi değişiyor POLİTİKA

Maliye Müfettişi, Hesap Uzmanı ve Gelir Kontrolörü unvanları ''Maliye Denetçisi'' şeklinde değiştiriliyor. Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulu da ''Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına'' devrediliyor.

Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı, TBMM Başkanlığına
sunuldu.
Tasarıyla, vergi denetmenleri; en az dört yıllık lisans eğitimi veren
hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler
fakültelerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı
sonucuna göre mesleğe vergi denetmen yardımcısı olarak alınacak ve en az
üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye
hak kazanacak. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi
denetmenliğine, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur
kadrosuna atanacak. Vergi denetmenleri yer değiştirme suretiyle atamaya
tabi olup, vergi dairesi başkanlığı bünyesinde çalıştırılacak.
Vergi dairesi başkanlıklarının taraf olduğu davaların ilgili mercilerde
takip ve savunmasını yapmak üzere, vergi dairesi başkanlıkları emrinde
yeterli sayıda Hazine avukatı görevlendirilecek. Vergi dairesi başkanı,
kendisine verilen yetkiyi, Hazine avukatlarına veya ilgili müdürlere
devredebilecek. Vergi dairesi başkanlıkları emrinde çalıştırılacak
Hazine avukatlarının çalışma usul ve esasları, Başkanlık ile Maliye
Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü tarafından
müştereken belirlenecek.
Başkanlığın bilişim hizmetlerini yürütmek ve 50 kişiyi geçmemek üzere
sözleşmeli olarak uzman personel çalıştırılabilecek. Bu şekilde
çalıştırılacak olanlardan Başkanca belirlenecek en fazla 5 kişiye
ödenecek ücret, Devlet Memurları Kanunu 4B'ye göre istihdam edilenlerin
sözleşme ücreti tabanının beş katını, diğer beş kişiye dört katını, geri
kalanlara ise üç katını geçemeyecek ve bunlara bunun dışında herhangi
bir ödeme yapılmayacak. Bu personele ödenecek ücret ile sözleşme usul ve
esasları Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü
alınarak Başkanlıkça belirlenecek.

VERGİ DENETİM KURULU BAŞKANLIĞI

Halen merkez denetim elemanlarının görev yaptığı birimler olan Maliye
Bakanlığı bünyesindeki Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu
ile Gelir İdaresi Başkanlığındaki Gelirler Kontrolörleri Daire
Başkanlığı kaldırılarak, bunların yerine Maliye Bakanlığı teşkilat
yapısında doğrudan Bakana bağlı ''Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı''
birimi oluşturulacak. Söz konusu vergi denetim elemanları, bu birime
bağlanmak suretiyle ''Maliye Denetçisi'' unvanı altında birleştirilecek.
Kurulun görev ve yetkileri ile maliye denetçiliğine atanacaklarda
aranacak nitelikler ve bunların mesleğe giriş ve meslekte yükselmelerine
ilişkin hususlar da yeniden düzenleniyor.
Kurul; bir Başkan ile Maliye Uzman Denetçisi, Maliye Denetçisi ve Maliye
Denetçi Yardımcılarından oluşacak. Kurul Başkanı, maliye uzman denetçisi
sıfat ve yetkilerini haiz olup, maliye denetçilerinin Bakan adına
idaresi ve çalışmalarının düzenlenmesi görevini yerine getirecek.
Başkan, atama tarihi itibarıyla devlet memuriyetinde bulunan, kamudaki
hizmet süresi toplamı 12 yılı aşan ve bu sürenin en az 8 yılında maliye
denetçisi, maliye müfettişi, hesap uzmanı veya gelirler kontrolörü
unvanıyla görev yapmış olanlar arasından atanacak.

DENETİM KOORDİNASYON KURULU

Uygulanan ekonomik programın temel strateji ve hedeflerini göz önünde
bulundurmak suretiyle vergi inceleme ve denetimine ilişkin politikaları,
ilke ve standartlar ile stratejileri belirlemek; merkezi ve mahalli
denetim hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi için
birimler arasında gerekli koordinasyonu sağlamak üzere ''Denetim
Koordinasyon Kurulu'' oluşturulacak.

MALİYE DENETÇİLERİ

Maliye denetçileri; belirtilen şartları taşıyanlar ve yapılacak özel
yarışma sınavını kazananlar arasından Bakan onayı ile mesleğe maliye
denetçi yardımcısı olarak alınacak. Görevlerinin gerektirdiği eğitime
tabi tutulan maliye denetçi yardımcılarından Başkanlıkça yapılacak yetki
sınavında başarılı olanlara inceleme yapma yetkisi verilecek.
Maliye denetçi yardımcıları, üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak
kaydıyla yapılacak yeterlik sınavında başarılı olmaları ve görev
alanlarıyla ilgili hazırlayacakları uzmanlık tezinin kabul edilmesi
halinde, maliye denetçisi olarak atanacak. Bunlardan başarılı
olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanacak.
Maliye denetçi yardımcılığında geçen süreler dahil maliye denetçisi
olarak 10 yıl çalışanlar, Başkanlıkça belirlenen bir konuda
hazırlayacakları etüdü oluşturulacak bir değerlendirme komisyonunca
kabul edilmiş olmak şartıyla maliye uzman denetçisi kadrolarına
atamaları yapılacak.
Diğer kanunlarda Maliye Müfettişi, Hesap Uzmanı, Gelirler Kontrolörü
unvanlarına yapılmış olan atıflar, ''Maliye Denetçisi'' unvanına
yapılmış sayılacak.
Tasarının kanunlaşarak yürürlüğe girdiği tarihte, Maliye Teftiş Kurulu
Başkanlığı ile Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığına ait kadrolarda
çalışan personel, her türlü mali ve özlük haklarıyla birlikte, bu
kurullarca kullanılan taşınır mallar, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve
her türlü hak ve yükümlülükler ile 2008 mali yılı bütçe ödenekleri
hiçbir işleme gerek kalmaksızın Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına
devredilecek.

KADROLARA ATAMA

Gelir İdaresi Başkanlığı gelirler kontrolörlerince kullanılan taşınır
mallar, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve her türlü hak ve yükümlülükler
hiçbir işleme gerek kalmaksızın Maliye Bakanlığına devredilmiş sayılacak.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Maliye
Başmüfettişleri, Başhesap Uzmanları ve Gelirler Başkontrolörleri halen
bulundukları kadro dereceleriyle ''Maliye Uzman Denetçisi'' kadrolarına,
Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları ve Gelirler Kontrolörleri halen
bulundukları kadro dereceleriyle ''Maliye Denetçisi'' kadrolarına
atanacak.
Maliye Müfettiş Yardımcıları, Hesap Uzman Yardımcıları ve Stajyer
Gelirler Kontrolörleri ise halen bulundukları kadro dereceleriyle
''Maliye Denetçi Yardımcısı'' kadrolarına atanmış sayılacak.
Gelirler Başkontrolörleri, Gelirler Kontrolörleri ve Stajyer Gelirler
Kontrolörleri üç ay süreyle mesleki uyum eğitimine tabi tutulacak.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Maliye Müfettişi, Hesap Uzmanı
veya Gelirler Kontrolörü unvanını kazanmış olup, kamu kurum ve
kuruluşlarında idari görevde bulunanlar, ''Maliye Denetçisi'' unvanlı
kadrolara atanabilecekler.
Tasarıyla, Maliye Bakanlığının, Maliye Müfettişi ve Hesap Uzmanlarına
ait bin 618, Gelirler Kontrolörlerine ait 900, Vergi İstihbarat
uzmanlarına ait 340 kadrosu iptal ediliyor.
Tasarı, çeşitli derecelerde bin 251 maliye denetçisi, 335 de gelir
uzmanı ve yardımcısı kadrosu ihdas edilmesini öngörüyor.