21 Ekim 2018 Pazar

"Sahte fatura düzenleme işini de Suriyelilere kaptırdık!",

"Ülkemizde özellikle Katma Değer Vergisi oranlarının yüksekliği nedeniyle, sahte fatura düzenleme ve kullanma fiillerinin çok yaygın olduğu vergi müfettiş raporları ile belgelenmiş bir vakıadır.. Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılan bir suçtur. O yüzden çoğunlukla sahte fatura düzenleme işinde; işin organizatörleri hep arka planda kalırlar, bu işlerde çalışanlarını ya da köyden getirdikleri insanları kullanırlar.. Vergi idaresi, yukarıda açıkladığım gerçeklerin farkında olarak; yeni iş yeri açılması ve şirket kurulmasında mükellef olarak karşılarına gelen kişileri gözü tutmamışsa, iş yeri açılışlarına izin vermeyerek örtülü bir bariyer oluşturuyordu. Ta ki, 2018 yılının başlarına kadar.
 YÜZDE 30'U SURİYELİ. Gelir İdaresi Başkanlığı 2018/3 sayılı Genelgesi ile vergi dairelerinde işe başlama, işi terk ve diğer durumlarda yoklama işlemlerinin nasıl yapılacağına ilişkin olarak düzenleme yaptı ve teşkilatlarına 28.02.2018 tarihinde duyurdu. Buna göre;. – Gerçek kişilerin ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ticaret sicili müdürlüklerinden işe başlama ile ilgili bilgileri elektronik ortamda alınmayan tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan diğer kişilerin işe başlama bildiriminde bulunması halinde bildirimde yer alan vergi türü bilgilerinin sisteme girişi yapılarak mükellefiyet durumuna göre vergi türleri itibariyle, mükellefiyet tesisi işlemi yoklama sonucu beklenilmeksizin aynı gün içerisinde gerçekleştirilecektir.. Mükellefiyet tesisi işlemi gerçekleştirilen işe başlama yoklamaları, mükellefiyetin tesis edildiği tarih itibariyle talep edilerek en geç 15 gün içinde sonuçlandırılacaktır.. – Yeni kurulan ticaret şirketlerinde ticaret sicil tarafından vergi dairelerine bildirilen şirketler hakkında elektronik ortamda kurum, kurum geçici, kdv türü bilgilerinin sisteme girişi yapılarak mükellefiyet tesis işlemi yoklama neticesi beklenilmeden aynı gün içerisinde sonuçlandırılacaktır.. Yapılan işe başlama yoklamaları sonucunda; mükellef iş adresinde yoksa (çevre araştırması yapılarak mükellefin yoklama anında adreste olmaması durumu hariç), adreste başkası varsa ya da adresteki iş yeri boş  ise veya mükellefiyet tesisini gerektirmeyen bir durum tespit edilmişse, mükellefiyet kaydı açılış tarihi itibariyle terkin edilecektir.. Gelir İdaresi Başkanlığı yukarıdaki düzenlemeleri yaparken; mükelleflerin yoklama memurları gelinceye kadar geçen 15 günlük süre içinde, ciro rekoru kırabileceğini hiç düşünmemişti. Cuma günü, İstanbul'da bir vergi dairesine uğradım. vergi dairesi müdürü, burnundan soluyordu. Müdür bey, ‘'sahte fatura düzenleyen Türklerle uğraşıyorduk, şimdi başımıza bir de Suriyeliler çıktı, sahte fatura düzenleyenlerin %30'u Suriyeli'' dedi. Ben de kendisine, “Suriyeliler ülkemizin artık gerçek sahibi olmaya başlamışlar'' dedim. Suriyelilerin bu işi nasıl bu kadar kolay yapabildiğini araştırınca; yukarıdaki İç Genelge'nin hem Türklerin hem de Suriyelilerin önünü açtığını gördüm. Vergi daireleri mükelleflerle ilgili ihtiyaç duyulması halinde, her zaman yoklama işlemleri yapabilirler. Ancak, vergi dairelerinin mükellef sayıları ve eldeki yoklama memuru sayısı dikkate alındığında; mevcut kadrodaki sayısal yetersizlik ve İstanbul'un büyüklüğünü göz önünde bulundurduğumuzda, vergi daireleri milyonlarca liralık sahte fatura işleminden çok sonra konuya vakıf olmaktadırlar. Tabi bu arada, milyonlarca liralık Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi çoktan ziyaa uğratılmış olmaktadır.. Suriyelilerin bir gün ülkelerine döneceğini umut eden biz Türkler için, artık umudun bittiği yerdeyiz. Mülteci olarak geldiğiniz ülkede, sahte fatura düzenleme eylemlerinin tam içinde yer alıp, %30'luk payı kapmışsanız, artık kendi ülkenize dönme konusunda gemileri yaktığınız anlaşılıyor. Tabi bu durum, bayramlarda Suriye'ye gidip, hısım akrabayı ziyaret etmenize engel değil…. ", "articleSection": "Nedim Türkmen",

1 Ekim 2018 Pazartesi

VERGİ MÜFETTİS YARDİMCİLARİNİN NE SUCU VAR ?

Ülkemizde bu gün itibarıyla Vergi Denetim Kurulu kayıtlarında yer alan vergi inceleme gücü aşağıdaki gibidir;

30szt07a_ist_izm_ank_adn_trb

Yukarıdaki tablo incelendiğinde Vergi Denetim Kurulu'nun vergi inceleme gücünün neredeyse yüzde 64'ü vergi müfettiş yardımcılarından oluşmaktadır. Gerçekte tablo böyle değildir. Bugün itibarıyla sayısı 5209 olan vergi müfettiş yardımcılarından yaklaşık 4000'i yeterlilik sınavında başarılı olmalarına ve sınavın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen halen atamaları yapılmadığı için müfettiş yardımcısı olarak görevlerini sürdürmektedirler.

HEM MORAL HEM DE MADDİ KAYIP SÖZ KONUSU

Bu güne kadar aldıkları devlet terbiyesinin bir sonucu olarak çalıştıkları kurumla davalık olmamak adına büyük özveride bulunan vergi müfettiş yardımcıları atamalarıyla ilgili olarak kurumlarına yazdıkları dilekçelere uzun süredir cevap alamamaları ve atamayla ilgili daha ne kadar bekleneceği konusundaki belirsizlik nedeniyle artık dava açma noktasına geldiler.

Vergi müfettiş yardımcılığı süresi kanunlarda ve yönetmeliklerde 3 yıl olarak belirlenmiştir. Bu üç yılın sonunda yazılı ve sözlü olarak yapılacak yeterlilik sınavında başarılı olanların vergi müfettişi olarak atanması yönünde kanunun emredici hükmü bulunmasına rağmen aradan geçen 3 yıllık sürede hiçbir gerekçe gösterilmeksizin atama işlemi yapılmamıştır. Atama yapılmaması nedeniyle vergi müfettiş yardımcıları 1.000 TL'yi aşkın aylık maaş kaybının yanı sıra, müfettişliğin getirmiş olduğu birçok haktan da mahrum kalmaktadırlar. Bu duruma ek olarak vergi incelemesi ve idarenin teftişi gibi kritik işlerin müfettiş yardımcısı unvanıyla yürütülmesi çeşitli riskleri de beraberinde getirmektedir.

VERGİDEKİ İDDİALI HEDEFLERE MÜFETTİŞ GÜCÜ OLMADAN ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİL

Ülkemizde kamuoyu “atanamayan öğretmen” kavramına çok aşina olmakla birlikte, atanamayan vergi müfettiş yardımcısı kavramını ilk kez bizim yazımızla duyacak.

Devlet adına mükellefin cebine el atma yetkisi olan ve çok zor sınavları başararak mesleğe giriş yapan, meslekte de yetki ve yeterlilik gibi çok önemli iki sınavı başaran vergi müfettiş yardımcılarına reva görülen bu muameleyi kabul etmek mümkün değildir.

Devlette benzer durumda olan iş müfettiş yardımcıları kazandıkları davanın Danıştay'da onanması ile birlikte eylül ayı içinde müfettişliğe atandılar. Müfettiş olarak çalıştırmak üzere istihdam ettiğiniz müfettiş yardımcılarını bütün şartları yerine getirmiş olmalarına rağmen müfettişliğe atamamanın gerekçesi ne olabilir? Bu kişiler yetersiz ise niçin yeterlilik sınavında başarısız sayarak elemediniz?

Güvenlik soruşturmaları ile ilgili bir problem varsa; bu kişiler mesleğe alınmadan önce güvenlik soruşturması yapılmadı mı? Hâlâ güvenlikle ilgili bir kaygı varsa, bu kaygının bir an önce giderilmesi gerekirken 3 yıl konuyu sürüncemede bırakmanın kime ne faydası var?

Devleti temsil eden, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştıran ve düzenledikleri raporlarla vergi gelirlerini artıran, böyle bir meslek grubunun işlerine konsantre olmak yerine idarenin anlaşılmaz tutumuyla mücadele etmesinin bu kişilerin motivasyonunu ve verimliliğini düşüreceği aşikardır.

Konunun bir an önce çözülmesinde kamu yararı söz konusudur. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı'nın hem bu sorunu çözmesini, hem de Sayın Adnan Ertürk'ün vefatı nedeniyle 3 aydır atama yapılmayan Gelir İdaresi Başkanlığı'na yeni bir atama yapmasını bekliyoruz.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/nedim-turkmen/vergi-mufettis-yardimcilarinin-ne-sucu-var-2653654

30 Mayıs 2018 Çarşamba

Vergide barış zamanı

Yasa çıktı. Milyonlarca esnaf, serbest meslek erbabı ve işletme ‘matrah artırımı’ yoluyla geçmişe dönük 5 yıllık vergi incelemesinden kurtulacak. Devletle barışıp az bir vergi ödeyen mükellef ceza da almayacak... Af paketi, Resmi Gazete’de yayımlanarak 18 Mayıs’ta yürürlüğe girmişti. Milyonlarca kişiye fırsat sunan paket, özellikle esnaf ve işletmeler için avantajlı hükümler içeriyor. Şirketlerin stresi haline gelen geçmişe dönük vergi inceleme ve ceza sorunu bu düzenlemeyle tamamen ortadan kalkmış oluyor. Ancak bunun da bazı şartları var. İşte detayları...
2017 YILI DAHİL
 Mevcut durumda mükelleflere geçmiş 5 yıl için vergi incelemesi yapılabiliyor. Ancak yasayla, şahsen vergisini ödeyen kişiler Gelir Vergisi matrahlarını, şirketler de Kurumlar Vergisi matrahlarını artırarak bu incelemeden kurtulabilecek. Matrah artırımı başta 2013 ile 2016 yılları arasını kapsıyordu. Son dakikada buna 2017 yılı da eklendi.
KİMLER YARARLANAMAZ? 
 Bir başka deyişle Maliye, mükellefe “2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 için, belli oranda artırım yapıp bir vergi ödersen, o yıllara ait defterlerin incelenmeyecek ve ceza kesilmeyecek” diyecek. Ancak, defter, kayıt ve belgeleri veya defter sahifelerini yok edenler, belgeleri sahte olarak düzenleyenler bu fırsattan yararlanamayacak.
YÜZDE 15-35 ARASINDA 
 Matrah artırımından yararlanacak olan mükelleflerin, daha önce vermiş oldukları beyannamede gösterdikleri vergi matrahını, yasada belirtilen oranda artırmaları gerekiyor. Matrahların, 2013 takvim yılı için yüzde 35, 2014 için yüzde 30, 2015 için yüzde 25, 2016 için yüzde 20 ve 2017 için yüzde 15’ten az olmamak üzere artırılması şart.
KDV İÇİN DE GEÇERLİ Geliri basit usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri için en az artırılacak matrah tutarları 2017 yılı için 2453 lira, 2016 için de 2164 lira olacak. İşletme hesabı esasına göre defter tutanlar için en az artırılacak matrah tutarları ise 2016 yılı için 14 bin 424 liranın altında olamayacak.KDV için de yüzde 1.5 ila 3.5 arasında artırımla barıştan yararlanmak mümkün.
AĞUSTOS SONUNA KADAR 
 Matrah artırımı için 31 Ağustos’a kadar başvuru yapılabilecek. Matrah artırımı başvurusu yapıp hesaplanan vergileri isteyen 30 Eylül’e kadar peşin ödeyebilecek. Taksitle ödeme yapacaklar için ilk taksit 30 Eylül’e kadar yapılacak. İkişer ay arayla toplam 6 eşit taksitte ödeme yapılabilecek.
3678 LİRA ÖDEMEK YETECEK 
 Serbest meslek erbabı da (doktor, avukat gibi) bu imkandan yararlanacak. Örneğin; 2017 yılı için zarar etmiş olsa bile en az 24 bin 525 liralık matrah artırımına gidecek. Bu matrah üzerinden ödenecek vergi 3678 lira olacak. 2016 için ise 3245 lira yeterli olacak. Bunu ödeyen mükellef devletle barışmış yani sigortasını cebine koymuş olacak.
alıntı
http://www.posta.com.tr/yazarlar/bilal-emin-turan/vergide-baris-zamani-2003100

10 Mayıs 2018 Perşembe

VARLIK BARIŞI

..............Kamu çalışanı anlatıyor
Dün aldığım bir mektubu kısaltarak ve yazanın ismini gizleyerek sizlere iletiyorum:
“Seçim süreci başlayana kadar bizim görevimiz mümkün olduğu kadar fazla haciz işlemi yapıp devlete gelir sağlamaktı. Günde en az 10 e-haciz yapmazsak amirlerimizden azar işitirdik.Seçim kararı alınınca devlette yeni bir uygulama başlatıldı.Ertesi gün yazılı olmayan hiyerarşik bir şekilde talimatlar başlatıldı:Hacizler ikinci bir emre kadar yapılmayacak!Satışlar ikinci bir emre kadar uygulanmayacak!Ödeme emirlerini de gönderemiyoruz.Bu kararlar belli kişilerin, özellikle büyük iş adamlarının çıkarları doğrultusunda alınıyor.Seçim kampanyasına bizim de alet edilmemiz insanın kanına dokunuyor ama yapacak bir şey yok. Baskıdan nefes alamıyoruz.Bu anlattıklarım konusunda elbette ki yazılı belgeler yok. Sadece müdürlerden memurlara uzanan sözlü talimatlardır.Kimsenin korkudan sesi çıkmıyor. Lütfen bu konuyu gündeme taşıyın da vatandaşımız görsün. Sanmasın ki kendisine dokunulmayacak… Çünkü bunlar bir seçim oyunu. Seçim bitince her şey eskisine dönecek, vatandaş gerçekleri o zaman anlayacak!”İşte size varlık barışı komedisinden, seçim öncesinde hacizlerin durdurulmasına uzanan kısacık bir Türkiye tablosu,,
Alıntı
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/para-babalarina-kiyak-varlik-barisi-2400541/

8 Mayıs 2018 Salı

1. Vergi Affı

MUHALEFET ŞERHİ
1/944 esas numaralı "Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na ilişkin muhalefet şerhimiz aşağıdaki gibidir.                                                                           Bilgilerinize sunarım.
Vergi Affı
Komisyonda görüştüğümüz 1/944 esas numaralı "Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", AKP hükümetlerinin, son 6 yıl içerisinde getirdiği 6. kapsamlı vergi affıdır. Özellikle 26. Yasama Dönemi'nde çıkarılan, içerisinde büyük vergi teşvikleri, vergi muafiyetleri getiren ve bu yönleriyle vergi affına tekabül eden torba yasaları da göz önünde bulundurursak neredeyse 6 ayda bir vergi affı çıkarılır duruma gelmiştir. Vergi aflarının tamamı, AKP iktidarının kendi yandaş sermayesine pay aktarmanın, onları daha da zengin etmenin yolu olarak kullanılagelmiştir. Bu durum; hem vergisini düzenli ve usulüne uygun ödeyen vatandaşların cezalandırılması, hem vergi affı ile AKP yandaşlarının zenginliklerini artırması, hem vergi disiplinin bozulması, hem devletin vazgeçtiği bu vergi kaynağının bütçe açığı yaratmasıyla, topluma yeni zamlar şeklinde dönmesi ve bütün bu sebeplerle  vergi  adaletsizliğini derinleştiren çok sıkıntılı bir durumdur. Hükümet, bu kadar sık bir şekilde önümüze koyduğu vergi aflarıyla Türkiye insanının vergi ahlakını bozmuştur.
Seçime iki aydan daha kısa zamanın kaldığı ve AKP iktidarının bizatihi kendi açıklamalarıyla seçimden sonra ekonomik bir deprem ihtimalinin açık olduğu bir dönemde bu tasarının çıkarılması açık bir seçim rüşvetidir. Ekonomik krizin, toplum üzerine bir deprem gibi çökeceği iktidar tarafından dile getirilmişken, devletin 300 milyar lirayı aşan vergileri affetmesi, bu krizi derinleştirecektir.
Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı, 300 milyar lirayı aşan vergi borçları  ile cezalar için yapılandırma yapılmasını öngören düzenleme, AKP döneminde çıkan dokuzuncu,  son altı yılda çıkan altıncı vergi affı olacaktır. 16 yıllık vergi afları bilançosu, her yapılandırmada tahsilatların giderek  düştüğünü, vergi yükünün dolaylı vergiler üzerinden ücretliler üzerine yıkıldığını oraya koymaktadır.
Söz konusu düzenlemelerin nasıl bir vergi adaletsizliği yarattığını resmi veriler ortaya koymaktadır.2018'in ilk çeyreğinde tahsil/tahakkuk oranı gelir vergisinde yüzde  54,4, motorlu taşıtlar vergisinde yüzde 29,8, KDV'nde (KDV) yüzde l 9,8'de kalmıştır. Yani, tahakkuk ettirilen (vatandaşlarca ödenen) her 100 liralık KDV'nin ancak 20 lirası devlete ödenmiş, 80 liralık bölümü mükelleflerce kredi gibi  kullanılmıştır.  2017'de KDV ile Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gelirinin toplamı 293 milyar TL'yi aşarken, vatandaşın ülke içinde ödediği her 100 TL'lik KDV'nin 50,5 TL'sini devlet  aracılardan  tahsil edememiştir. 2018'in ilk çeyreğinde bu oran yüzde 20'nin de altına gerilemiştir.
2017'de toplanan 536 milyar TL verginin yüzde 67,1'i, yani 360 milyarı KDV ve ÖTV başta olmak üzere dolaylı vergilerden oluşmuştur. Kurumlar 52, ücretliler 67  milyar TL vergi ödemiştir. Patronlar için birçok kalemde vergi istisnası ve vergi indirimi getiren AKP iktidarı, indirim taleplerini reddettiği petrol ve doğalgaz ürünlerinin sadece ÖTV'sinden 2017'de 63,6 milyar TL toplamıştır. Son çıkarılan torba yasalarla, tütün üreticisine büyük  vergiler getirilmiş, gazoza, limonataya bile ÖTV getiren AKP'nin, 2017'de toplamda 138,3 milyar TL ÖTV topladığı görülmektedir.
Peki bütün bu vergi aflarmın, vergi muafiyet ve teşviklerin halka yansıması nasıl olmaktadır?
AKP'nin yandaşa, ülke kaynaklarını peşkeş çektiği ve adaletsizliği derinleştirdiği vergi afları, halka yeni zamlar, yeni vergilerle yansımaktadır. 2017'de 47,4 milyar lira açık veren bütçenin, 2018'de bu tasarıya konu olan seçim rüşveti niteliğindeki popülist düzenlemeler ve güvenlik odaklı, savaş politikalarıyla birlikte 100 milyar liraya yakın açık  vermesi beklenmektedir. Bütçenin açık vermesi, faizlerin daha da artması ve yatırım yapılmamasına ve elbette ki, soframızdaki peynir, zeytinden, içtiğimiz suya kadar her şeye zam yapılması anlamına gelmektedir.
Peki, vergi aflarının devletin kasasına, Hazine'ye katkısı var mıdır?
Her vergi affı sonrası, tahsilat oranları daha da düşmektedir. AKP'nin iktidarda olduğu 16 yılda 9 vergi affı getirilmiştir. Bu aflarla birçok vergi kaleminde yapılandırmaya  gidilirken, "varlık barışı" adı altında kara para aklanmış, tahsilatlar giderek düşmüştür.
AKP döneminde çıkarılan bu vergi aflarını kısaca hatırlarsak;
27.02.2003: Gümrük vergisi, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, trafik cezaları, resim ve harçlar gecikme zamları ve gecikme faizleri silinmiştir. Naylon fatura kullananlar gibi vergi kaçakçıları da  affedilmiştir. AKP Hükümeti'nin tahsilat hedefi 10 milyar lirayken, ancak 7,9 milyar liralık borç için 3 milyon 415 bin 144 başvuru yapılmıştır. Tahsilat 4,7 milyar lirada, tahsilat oranı yüzde 60'ta kalmıştır.
22.11.2008 Varlık Barısı: Kriz nedeniyle yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti'nin parasının ülkeye getirilmesi için düzenleme yapılmış ve yurt içindeki mükellefler için de ''varlık barışı" adı altında af getirilmiştir. Yurt içinden 20,4 milyar lira ve yurt dışından da 27,8 milyar lira olmak üzere toplam 48,2 milyar lira varlık beyan edilmiştir. 1.6 milyar liralık vergi tahakkuk etmiş, 1 milyar 69 milyon liralık vergi ödenmiştir. Bu durumda yaklaşık 600 milyon lira vergi ödenmemiştir.
25.02.2011: Vergi, fatura ve prim borçlarına 36 aylık yapılandırma yapılmıştır. Bu pakette yaklaşık 300 kalemde af sağlanmış, başvuru miktarı 38,1 milyar lirayı bulmuştur. Tahsilat oranı yüzde 67'de, tahsilat tutarı 26,3 milyar lirada kalmıştır.
29.05.2013 Yeniden varlık şansı:Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının,  yurtdışındaki parasının ülkeye getirilmesi için yeniden varlık barışı adı altında bir düzenleme yapılmıştır. 
11.09.2014: Birçok vergi kaleminde faiz indirimi, ceza silinmesi, af ve yapılandırma gelmiştir. 42.5 milyar liralık yapılandırma yapılmış, Şubat 2016 itibarıyla 8,5 milyar lira tahsil edilmiştir. Tahsilat oranı yüzde 20'de kalmıştır.
15.02.2015: İstenen tahsilata ulaşılamadığı için, Maliye Bakanlığı genelgesiyle bir önceki yapılandırma için süre uzatılmıştır.
19.08.2016: 80,4 milyar liralık çok kapsamlı vergi ve prim borcu yapılandırması yapılmıştır. 
27.05.2017:-13,7 milyar liralık vergi ve prim borcu yapılandırması yapılmıştır. 
Yukarıda ifade edilen vergi aflarının tahsilat oranlarından, esasen AKP iktidarının vergi disiplinini nasıl bozduğu, bütçede yarattığı açığı nasıl derinleştirdiğini ve bu yükün halka nasıl zamlar ve yeni vergiler olarak yansıdığını çok açık görmekteyiz. Ancak yukarıda ifade edilen tarihlerde çıkarılan vergi afları haricinde; AKP iktidarının 16 yılda çıkardığı sayısız torba yasa ile yatırımı teşvik adı altında vergi ödemek istemeyen sermaye kesimlerine, adı vergi affı olmasa da; vergi affı niteliğinde yüzlerce vergi muafiyeti, istisnası ve teşviki yapılmıştır. Bu değişikliklerin büyük çoğunluğu torba yasalarla geçirilmiştir. Bir kısmı, öncesinde Bakanlar Kurulu'na verilen sınırsız yetkilerle gerçekleşmiştir. Ancak OHAL rejimi sonrası, OHAL döneminde başta enflasyon ve pahalılık ile yoksulluk olmak üzere, kangrenleşen ekonomik sorunları, işsizlik artışını, üretimin durma noktasına gelmesi, sadece dış yatırımcıların değil, yerli yatırımcıların bile OHAL koşullarında yaşanan baskı ve güvensiz ortamdan kaçması gibi birçok sebepten kaynaklı ülke büyük bir mali krize girmiştir.
Mali krizin derinleştiği OHAL koşullarında, AKP iktidarı günü kurtarmak, yaşanan ekonomik bulıranı toplumda görünmez kılmak için sürekli olarak "yatırımı teşvik, vatandaşa müjde" adı altında birçok torba düzenlemeyi Meclis'e getirmiş, tekleştirilmiş medya ile bu algıyı toplumda hakim kılmaya çalışmıştır.
Peki, kanunlaşan ve şu an seçime 50 gün kala AKP iktidarının anketler iyi gitmediği için, adeta seçim rüşveti niteliğinde getirdiği bu tasarı da dahil, torba yasalarda özetle ne vardır sorusunun cevabı çok basit: yoksullara vergi zamları, yeni vergiler, yandaş patronlara ise vergi muafiyetleri ve daha fazla zenginleşme ... Yani AKP, müjde diye sunduğu torba yasalarla halkı yeni vergi yükleriyle daha da yoksullaştırırken, kendi akrabaları ve yandaşlarım halktan aldığı bu yeni vergilerle daha da zenginleştirmektedir. AKP iktidarı önümüzdeki tasarının içerisinde; emeklilere ikramiye, imar ve vergi affı gibi toplumu ilgilendiren düzenlemeleri savunsa da; bu seçim rüşvetinin karşılığı, halka kaşık ile verilenin, şırınga ile geri alınması olacaktır. Bunu, tahsilat oranı bütçe açığını kapatmadığı için vergi afları sonrası yapılan zamlar, yeni getirilen vergiler deneyimlerinden açıkça görmekteyiz. Özellikle 26. Yasama  Dönemi'nde, yani yakın zamanda çıkarılan 20'ye yakın torba yasa içerisinde sermayeye teşvik, halka yeni zamlar şeklinde vuku bulan düzenlemeleri kısaca hatırlamakta fayda vardır.
Halkın sırtma hangi vergiler nasıl yüklenmiştir?
MTV'yi % 40 oranında artırılmıştır. Otomobil sahibimilyonlarca düşük-orta gelirlinin ciddi bir vergi yükü ile karşı karşıya kalmasıyla sonuçlanmıştır.
Meyveli gazoz, limonata gibi içeceklerden zaten hiilihazırda KDV alınıyorken, % 25oranında özel tüketim vergisi, yani ÖTV getirilmiştir.
ÖTV'nin vergi tabanı genişletildi. Yani vergilerin; çalışmayan öğrencileri, kadınları, işsizleri,   toplumun   çoğunluğunu   oluşturan   geniş   yoksul   kesimleri   kapsaması kanunlaşmıştır.
Vatandaşın aldığı sütten, yoğurttan, yumurtadan, nohuttan, aldığı sağlık hizmetinden, her şeyden %18 KDV alırken; AKP iktidarı sermaye kesimlerine, 160 milyarlık (eski parayla katrilyonluk) KDV ödemeyi yasalaştırmıştır.
Proje yüklenici firmalara ilişkin olarak düzenlenen evraklar, belgeler, teminatlar vb. birçok husus; Damga Vergisinden, harçtan muaf tutulmuştur. Oysa ki Damga Vergisi dolaylı vergiler içinde KDV ve ÖTV'den sonra en fazla gelir sağlayan vergi olup, halktan alınırken zengin yandaşlardan alınmamaktadır.
Türkiye'de kar oranı en fazla olan ve vatandaşların yaptığı her işlemden pay alarakdaha da zenginleşen bankalar ile diğer finans kuruluşlarına, vergi indirimleri, vergi istisnaları getirilmiştir.  Halkı sömüren, hatta dolandıran bankalar daha da zenginleşirken, bu vergi muafiyetinin bedeli mazota, benzine, ekmeğe, süte, peynire, ete getirilen yeni zam ve vergilerle halka ödetilmiştir.
İşsizler ordusuna dönen ülkemizde İşsizlik Fonu'nun patronlar  için kullanılmasının önü açılmıştır. Altını çizmekte fayda var; işi olmayan vatandaşlar için kurulan İşsizlik Fonu'nun milyonlarca işsiz için değil, yandaş patronların daha da zenginleşmesi için kullanılması kanunlaşmıştır.
Geçtiğimiz haftalarda, Hükümetin "vergi reformu" dediği KDV torbası ile devletin 160 milyar, eski parayla 160 katrilyon liralık parasının, bu ülkenin %1'lik kesimine, yani sermaye sahiplerine ödenmesi kanunlaşmıştır. Halk bu kadar yoksulken, gitgide evine ekmek götüremeyecek hale gelirken, vergisini öderken; sermayeye, yandaşlara l 60 katrilyon para ödenecektir. Ne için? Yandaşlar daha da zenginleşsin diye.Ağırlıklı olarak sermaye kesiminden alınan ve başta Gelir ve Kurumlar Vergisi olmak üzere çeşitli vergilerden muafiyet, istisna ve indirim gibi uygulamalarla vazgeçilmektedir. Yani 2017 yılında 102 milyarlık bir verginin alınmasından vazgeçilmiştir. Bu rakam ilk kez bu denli yüksektir. Örneğin 2016 yılında bu 30 milyar civarındadır. Yani ilk kez bu miktar %350 artırılmıştır. Bunun nedeninin bir yandan OHAL koşullarında fırsatçılık yapılarak sermayeden alınan vergilerden vazgeçilmesi, diğer yandan kurulması planlanan yeni rejime irili ufaklı sermaye çevrelerinin politik desteklerinin sağlanmasıdır. Aynı gerekçelerle 2018 bütçesinde alınmayacak olan vergilerin miktarı 132 milyar lirayı geçmektedir. Böylece AKP  iktidarı 2019'da öngördüğü seçime sermaye çevrelerinin kendine destek vermesini mümkün kılmak istemiştir. 
AKP hükümetlerinin yıllardır yasama mantığı böyle işlemektedir. Hazırlanan tasarının bütünü, işçi ve emekçilerin kısa ve orta vadede aleyhine düzenlemelerden oluşmaktadır. Maalesef ki, esasında halkın lehine olabilecek bir tasarı, AKP açısından büyük bir propagandanın malzemesi olmaktadır. Hükümetin yapması gereken temel hizmetler, bir lütuf gibi sunulmaktadır. Gerçek olan ise; vergi adaletsizliğini derinleştiren vergi ve imar affının, çok kısa zamanda halka büyük bir maliyet olarak geri döneceğidir.
Sonuç olarak, şu anda 81 milyon vatandaş dardadır ; özellikle dar gelirliler, işçiler, memurlar, emekliler dardadır ve borç içerisindedir. İktidar "Ben beş yıldır borcunu ödemeyenin faizinin yüzde 90'ını affı edeceğim" demektedir. Fakat büyük kuruluşlar bunu kötüye kullanmaktadırlar. Mükerrer olarak vergi affından yararlanan binlerce, on binlerce kuruluş bulunmaktadır. Biz, madem ki 81 milyon vatandaşımız sıkıntıda, bununla beraber, sosyal kesimleri de rahatlatacak bir adını atalım diyoruz. Milyonlarca vatandaşımızın kredi kartı borcu var, icraya girmiş vatandaşlarımız var, tüketici kredisi borçları olanlar var. "Bu borcu olan vatandaşlarımızın da faizlerinin% 90'ını affediyoruz" demeyi öneriyoruz. Esasen, darda olan vatandaşlarımızın borçlarını yapılandırmak gerekmektedir.
Fakat Hükümet, mevcut düzenlemeyle yalnızca küçük bir azınlığın borçlarını yapılandırmaktadır.


Garo Paylan

İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 557)
TBMM komisyon tutanağı



4 Mayıs 2018 Cuma

Sözlü sınavda elenen 169 Vergi Müfettiş Yardımcısı dava açtı

Sözlü sınavlardan elenen 174 Vergi Müfettiş Yardımcısından 169'u dava açtıCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın etkin bir vergi denetimi sağlamak, kayıt dışı ekonomi ve terörün finansmanına karşı etkili bir mücadele yürütmek üzere verdiği talimatın ardından 5, 6 ve 7. dönemler itibariyle göreve başlatılan çok sayıda Vergi Müfettiş Yardımcısı, oldukça zor geçen 3 yılı aşan yardımcılık sürecinde mesleğin gerektirdiği disiplin, ahlak, bilgi birikimi, kıdemli üstatların refakatinde edindiği tecrübe neticesinde aldıkları "Yetki" sonrasında bir çok vergi incelemesi gerçekleştirerek görevlerine başarıyla devam etmektedir.
Bu 3,5 yıllık zorlu Yardımcılık süreci sonunda mesleki yeterlik hakkı veren kamu kurumları arasında en zor sınav olarak bilinen 4 gün boyunca toplam 18 saat süren Yeterlik Yazılı Sınavını da "Başarılı" oldukları halde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla mesleğe alınan ilk dönem olan 5. Dönem 174 Vergi Müfettiş Yardımcısı, Vergi Denetim Kurulu kuruluş kanununda yapılabileceğine ilişkin hakkında herhangi bir hüküm bulunmayan, Kurul Yönetmeliğinde ise sadece mesleğe giriş sınavının bir parçası olarak düzenlenmiş olan, münhasıran kurul üyelerinin arzu ve amaçları doğrultusunda varlığı vukuu bulan 10-15 dakikalık Vergi Müfettişliği Yeterlik Sözlü Sınavında haksız hukuksuz ve adaletten uzak muameleler ile başarısız sayılmıştır.
Müfettiş Yardımcıları bu haksız ve hukuksuz uygulamaya karşı resmi itirazlarda bulundu. Ancak Vergi Denetim Kurulu idarecilerince kendilerine olumsuz yönde geri dönüş yapılmış, nihayetinde Müfettiş Yardımcılıları kendi kurumları ile maalesef davalık olmuşlardır. Şu an itibariyle 169 Vergi Müfettiş Yardımcısı Danıştay 2. Dairesi ve İdare Mahkemeleri nezdinde dava açmış bulunmaktadır. Son alınan bilgiye göre 1.000'in üzerinde Maliye Bakanlığı personelinin Bakanlığı ile davalık olduğu ve halen davalarının devam ettiğinin bilgisi alınmıştır. Daha önce Maliye Bakanlığı aleyhine açılan ve sonuçlanan tüm davalarda mahkemeler Vergi Müfettiş Yardımcıları lehine karar vererek haklılıklarını tasdik etmiştir. Ancak davalar Vergi Müfettiş Yardımcıların lehine sonuçlanmış olsa da ülkemizin mevcut şartlarına bağlı olarak bu davalar uzun zaman alabilmektedir. Bu süreçte Müfettiş Yardımcıları ve aileleri ciddi manada maddi ve manevi hak kaybına uğramaktadır. Bu durum devletimizin kıt kaynaklarla birçok emekle yetiştirmiş olduğu yüzlerce vergi Müfettiş Yardımcısı ve ailelerinde huzursuzluğa, çalışma barışının bozulmasına ve yetişmiş insan kaynaklarının heba edilmesine sebebiyet vermektedir.
Maliye Bürokrasisi ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda birçok emekle yetiştirilmiş, ülkesine hizmet aşkı ile görevine devam eden binlerce Vergi Müfettiş Yardımcısını heba etmek yerine onları kazanma yoluna gitmelidir. Ancak edinilen bilgilere göre; yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ortaya çıkan bu huzursuzluğun olası siyasi sonuçlarından kaçınmak amacıyla Bakanlık bürokratları tarafından "ikinci sınavın sadece ilk sınavda başarısız olunan kısım itibariyle yapılacağı" şeklinde, sorunu çözmekten öte daha da karmaşık hale getiren bir yönetmelik değişikliği gibi bazı düzenlemelerin yapılacağı haberi alınmıştır. Bürokratlar tarafından siyasi karar alma mekanizmalarının haklı tepkilerini ve mahkemelerin vereceği kararları bertaraf edecek, geçici ve suni çözümler değil, kalıcı ve kesin çözümler üretilmelidir. Unutulmamalıdır ki Devletteki makam ve mevkiler; kişisel hırs, taassup ve bu milletin yetişmiş genç beyinlerini heba etme yeri değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla, Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın kontrolünde tüm bu olumsuz gelişmelerin düzeltilebilmesi için mevcut düzenlemeler yerine; objektif kriterlerle ölçülebilen, huzura, güvene, hakkaniyete dayalı ve eşitlik gözeten, yeni düzenlemelerin yapılması, "daha yapacak çok işimiz var" bilinci ile daha fazla vakit kaybetmeden, haksız usulsüz ve adaletten uzak muamelelerle hakkı gasp edilen 174 Vergi Müfettiş Yardımcısının Yeterlik Haklarının kendilerine teslim edilerek mağduriyetlerinin hızla giderilmesi gerekmektedir.
Bürokrasinin bu tür gayri hukuki muameleleri ile ülkemizin beşeri sermayesini heba etmesinin önüne geçilerek devletine ve milletine sadakatle hizmet eden yetişmiş genç beyinlerin önü açılmalıdır.
Kaynak : SGK Rehberi
https://sgkrehberi.com/haber/156964/?utm_source=memurlarnet&utm_medium=anasayfamanset&utm_content=daily&utm_campaign=Memurlar_Anasayfa

24 Nisan 2018 Salı

Vergi affı kaçınılmaz

Maliye Bakanlığı, 2018 yılının ilk 3 ayına ait bütçe sonuçlarını açıkladı. Bütçe, 2018 yılı Ocak-Mart döneminde 20 milyar 423 milyon TL açık verdi. Geçen yıl ocak-mart döneminde bütçe 14 milyar 922 milyon TL açık vermişti.Geçen yıl referandum nedeniyle; 2017 yılı sonunda bütçe 47 milyar TL açık vermişti. Aslında bütçe açığı 72 milyar TL olması gerekirken; 6736 sayılı ve 7020 Sayılı Yapılandırma Yasaları kapsamında tahsil edilen 25 milyar TL, rekor bütçe açığını 72 milyar TL'den 47 milyar TL'ye düşürmüştü.Şimdi önümüzde 2 ay içinde yapılacak bir erken seçim var. Kurumlar Vergisi beyanname verme süresi bu ayın sonunda bitiyor.
MAYIS AYINDA VERGİ AFFI GELECEK
Vergi mükellefleri, geçmiş yıllara ait yapılandırdıkları vergi ve sigorta borçlarını yine ödeyemediler. Ticari hayatlarında yaşam savaşı verirken, vergi ve sigortaya ödeyecek para kalmadı.Ülkemizde, bundan önceki tüm uygulamalar ve sihirli “seçim'' sözcüğü dikkate alındığında; mayıs ayı içinde  Meclis tatile girmeden  matrah artırımı, stok ve kasa affı, ortaklar cari hesabı düzeltme imkanı, ihtilaflı vergi ve sigorta dosyaları ile ilgili 6736 sayılı yasa benzeri bir yasanın çıkacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bundan önceki yapılandırmalarda Maliye en çok tahsilatı yukarıda saydığım düzenlemelerden faydalanılması nedeniyle gerçekleştirmişti. En başarısız olunan alan ise vadesi geçmiş borçların tahsili ile ilgili düzenlemelerdir. Bu alanda başarısız olunmasının nedeni, ekonomik kriz nedeniyle insanların işlerini kaybetmesidir. Kapanan iş yeri sayıları da, bu tespitimizi doğrular niteliktedir.Geçmişe yönelik borçların yeniden yapılandırılması konusunda düzenleme yapılırken; vergi aslında ciddi indirimler içeren düzenlemeler getirilmezse, sonuç yine hüsran olacaktır. Hükümet seçim öncesi bu tür bir af düzenlemesi yaparsa, buradan iddia ediyorum en az 20 milyar TL'lik bir tahsilat gerçekleştirecektir. Bu da bütçe açığının aşağıya çekilmesi ve seçimin finansmanı açısından ellerinde büyük bir koz olacaktır.Bizden söylemesi…
TAKSİ PLAKASI SAHİPLERİNE SELAM YOLA DEVAM
Ülkemizde son iki ayda özellikle,  Ticari taksi -Uber kavgası nedeniyle; gündemden düşmeyen taksi plakası sahiplerine, hükümetten çok önemli bir af düzenlemesi geldi. Taksi plakasının bugün itibarıyla 1.700.0000 TL'den satılabildiği bir ortamda taksi plakalarının alındığı tarihten itibaren 5 yıl içinde el değiştirmesi durumunda; Gelir Vergisi Kanunu'na göre, değer artış kazancı olarak vergi ödemeleri gerekmekteydi. Tıpkı, sahip olduğu evi 5 yıl içinde satan gayrimenkul sahiplerinin; değer artış kazancı elde etmiş olarak değerlendirilip, vergilendirildiği gibi.Tam seçim öncesinde yapılan yasal düzenleme ile, taksi plakalarının el değiştirmesinde alınan Gelir Vergisi kaldırıldı. Bu tür vergilendirmede; taksi plakasını devredenler, elde ettikleri kâr üzerinden ortaya çıkan matraha göre %15‘ten başlayıp %35 ile sona eren Gelir Vergisi tarifesine göre vergi ödüyordu.
El değiştirmede vergi kaldırıldı7104 sayılı Kanun'un 15'inci maddesiyle, Gelir Vergisi Kanunu'nun “Değer Artış Kazançları” başlıklı mükerrer 80'inci maddesinde yapılan değişiklikle; taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı, plakaların elde tutulma süresi gibi şartlar aranmaksızın Gelir Vergisi'nden istisna edilmiştir. Yani vergi kaldırılmıştır.Ayrıca bundan sonra vergi alınmaktan vazgeçildiği gibi, geçmişe yönelik olarak bu Kanun'un 18 inci maddesiyle, Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 88 inci madde ile taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ait ticari plakaların, yukarıdaki düzenlemenin yürürlük tarihinden önce elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarına ilişkin olarak herhangi bir tarhiyat yapılmaması, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan, varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilmesi, tahakkuk eden tutarların terkin edilmesi, tahsil edilen tutarların ret ve iade edilmemesi düzenlemesi yapıldı.Hükümet, bu kadar istisna tanıdıktan sonra hiç vergi almamış olmamak için; 7104 sayılı Kanun'un 21'inci maddesiyle, Harçlar Kanunu'na bağlı (2) sayılı tarifede yapılan düzenlemeye göre; taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların devrine ilişkin kağıtlarla ilgili işlemlerden, alım satım bedeli üzerinden binde 30 oranında noter harcı alınacağına ilişkin düzenleme yapmıştır.Yukarıdaki düzenlemeler 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girdi. Yani, bundan sonra taksi plakalarının el değiştirmesinde Gelir Vergisi alınmayacak, sadece noter harcı ile yetinilecek.
HÜKÜMET TAKSİ SAHİPLERİNE VERDİKÇE VERİYOR
Bilindiği üzere; taksi plakası sahipleri, Özel Tüketim Vergisi indirimi avantajlarıyla  araç satın alabiliyorlar  ve  basit usulde vergilendirildikleri için  geçici vergi, stopaj ve katma değer vergisi ödemiyorlar. Ayrıca basit usulde ticari kazanç elde edenlere tanınan 8.000-TL'lik istisnadan da yararlanabiliyorlar. Yukarıdaki tablo gösteriyor ki; ülkemizde yapılabilecek en önemli ve sorunsuz iş, taksi plakası sahibi olmaktır
alıntı
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/nedim-turkmen/vergi-affi-kacinilmaz-2-2367411/