20 Haziran 2008 Cuma

Kontrolörleri ve denetmenleri üzmüşüz...

Kontrolörleri ve denetmenleri üzmüşüz...

Taylan ERTEN / ANKARA'dan
taylane@dunya.com

02.06.2008 - 09:00

Ekonominin yarısı "kayıt dışı"... Bunu Maliye de biliyor, hükümetler de... Ekonominin yarısı "kayıt içi"... İsteyen istediği kadar beyanda bulunup, istediği kadar "doğrudan" vergi ödüyor... Devlet, yarısı "kayıt dışı" ekonomiden yeterli vergiyi süzemediği için "gırtlağına" kadar borçlu...

Hükümetler bütçe açıklarını "doğrudan" vergiler yerine "dolaylı" vergilere yüklenerek; kamunun, milletin malını mülkünü satarak kapatınca, "başarılı" oluyor! Devletin Hazinesi, Londra bankerlerinden "En Başarılı Borçlanan Hazine Ödülü" alan tek kurum. Başka örneği var mı, bilmiyoruz!

Ve... Bu haldeki devletin bütçesini "iki yakası bir arada" tutabilmek için; her şeyi devletten, kamudan beklerken vergi yükümlülüğünden kaçanı, vergi kaçıranı, matrah gizleyeni, "kara paracıyı" izlemek, bulmak ve gereğini yapmakla görevli, merkezde 120 Maliye müfettişi, 309 hesap uzmanı, 316 gelirler kontrolörü; defterdarlıklarda da 2 bin 700 vergi denetmeni...

Maliye, tüm görev unvanlarında toplam 3 bin 165 yetkili kişiyle "sahayı" kontrol etmeye, denetlemeye, kaçırılan vergiyi bulmaya, bulduğunu geri almaya, vergi dairesinin önünden geçmeyenlere "adres öğretmeye" çalışıyor. İşleri zor, sorumlulukları ağır.

Müfettiş, uzman, kontrolör arasında seçilme ve meslek eğitimi bakımından fark yok. Fark yetki ve görevlerde: Müfettişlerle kontrolörler Türkiye çapında vergi ve kara para incelemeleri, idari teftiş, kamu görevlilerini soruşturma yetkilerine sahipler. Uzmanların görev alanı yine Türkiye çapında vergi ve kara para incelemelerini kapsıyor. Denetmenler ise "yerel denetim" yetkisini kullanıyor.

Tek çatı tasarısı

Maliye'nin vergi denetim yapısına ilişkin bu bilgileri vermemin nedeni, TBMM'ye sunulmuş olan "tek çatı tasarısı" ile ilgili yayınımız. Tasarı bu yapının değiştirilmesini; Maliye Teftiş ile Hesap Uzmanları kurullarının kaldırılmasını, gelirler kontrolörleri dahil üç denetim birimiyle birlikte tüm elemanların "Maliye denetçisi" unvanı altında birleştirilmesini öngörüyor.

21 Mayıs'ta DÜNYA Mikro Politika'da gündeme getirdiğimiz ve ilgili dört derneğin kurumsal görüşleriyle yansıttığımız bu konu Maliye denetim camiasında büyük ilgiyle karşılandı. Müfettişlerden "teşekkür", kontrolörlerden ve denetçilerden eleştiri aldık. İzinlerini almadığım için isim vermiyorum.

Eleştirilerden biri, kontrolörlerin varlığını ve ağırlığını eksik yansıtmamızdı. Bu kesimden gelen açıklamalara göre; gelirler kontrolörlüğünün 72 yıllık, denetmenlerin de yaklaşık bir bu kadar tarihi ve birikimi bulunduğunu; kontrolörlerin mesleki yetkinlik, yetki ve görevler yönünden müfettişler ve uzmanlarla eş düzeyde olduklarını ve görevlerini l‰yıkıyla yerine getirdiklerini belirterek eksiğimizi gideriyorum.

Diğer bir eleştiri, tasarıya ilişkin görüşler kadar Maliye'nin denetim yapısını oluşturan kurullar ve birimler arasındaki derin görüş farklarını da yansıtıyordu. "İç meselelere" girmeyeceğim. Ancak, belli ki kontrolör ve denetmenler kesimi iki kurulun "hegemonik" ve "imtiyazlı" konumlanmasından hiç memnun değiller. Etkin bir denetim sistemi oluşturmanın önünde "engel" gördükleri iki kurulun kaldırılmasını ve sistem birliğinin sağlanmasını gerekli görüyor, destekliyorlar.

Bu çerçevede denetmen kesiminden gelen şu değerlendirme ayrıca dikkati çekiyor:

"Hükümet, gelir idaresi tasarısı ile her hal ve takdirde kendisine tabi, bizzat kendisinin çekip çevireceği, kendi istek ve arzularına göre hareket edecek bir denetim birimi istediğini ortaya koymuş, bu isteği tasarıya yansıtmıştır. Yani, önceleri kurulların (Maliye Teftiş ve Hesap Uzmanları kastediliyor) hizmetinde, kurullara hizmet eden bir Gelir İdaresi varken, şimdi, zaten topluma ve devlete hizmet etmeyen ama siyasetçinin kısa vadeli güncel çıkarlarına hizmet edecek bir yapı tasarlanmıştır."

Eleştiri ve görüşlerden çıkardığım sonuca gelince: Kontrolörler ve denetmenler mevcut mali denetim yapısının değişmesini; kurulların, imtiyazlı konumların kaldırılmasını; birimlerin birleştirilmesini; birleştirilirken mevcut yapılar arasında ayırıma gidilmemesini ve yeni vergi denetim biriminin "kurum çıkarlarını, mesleki taassubu" değil, "ülke çıkarlarını ve kamu yararını gözetecek, çağdaş, güçlü, bağımsız, etkin, verimli ve sağlıklı işleyecek" şekilde tasarlanmasını talep ediyorlar. Hem de kuvvetle...



Kontrolörleri ve denetmenleri üzmüşüz...

Kontrolörleri ve denetmenleri üzmüşüz...

Taylan ERTEN / ANKARA'dan
taylane@dunya.com

02.06.2008 - 09:00

Ekonominin yarısı "kayıt dışı"... Bunu Maliye de biliyor, hükümetler de... Ekonominin yarısı "kayıt içi"... İsteyen istediği kadar beyanda bulunup, istediği kadar "doğrudan" vergi ödüyor... Devlet, yarısı "kayıt dışı" ekonomiden yeterli vergiyi süzemediği için "gırtlağına" kadar borçlu...

Hükümetler bütçe açıklarını "doğrudan" vergiler yerine "dolaylı" vergilere yüklenerek; kamunun, milletin malını mülkünü satarak kapatınca, "başarılı" oluyor! Devletin Hazinesi, Londra bankerlerinden "En Başarılı Borçlanan Hazine Ödülü" alan tek kurum. Başka örneği var mı, bilmiyoruz!

Ve... Bu haldeki devletin bütçesini "iki yakası bir arada" tutabilmek için; her şeyi devletten, kamudan beklerken vergi yükümlülüğünden kaçanı, vergi kaçıranı, matrah gizleyeni, "kara paracıyı" izlemek, bulmak ve gereğini yapmakla görevli, merkezde 120 Maliye müfettişi, 309 hesap uzmanı, 316 gelirler kontrolörü; defterdarlıklarda da 2 bin 700 vergi denetmeni...

Maliye, tüm görev unvanlarında toplam 3 bin 165 yetkili kişiyle "sahayı" kontrol etmeye, denetlemeye, kaçırılan vergiyi bulmaya, bulduğunu geri almaya, vergi dairesinin önünden geçmeyenlere "adres öğretmeye" çalışıyor. İşleri zor, sorumlulukları ağır.

Müfettiş, uzman, kontrolör arasında seçilme ve meslek eğitimi bakımından fark yok. Fark yetki ve görevlerde: Müfettişlerle kontrolörler Türkiye çapında vergi ve kara para incelemeleri, idari teftiş, kamu görevlilerini soruşturma yetkilerine sahipler. Uzmanların görev alanı yine Türkiye çapında vergi ve kara para incelemelerini kapsıyor. Denetmenler ise "yerel denetim" yetkisini kullanıyor.

Tek çatı tasarısı

Maliye'nin vergi denetim yapısına ilişkin bu bilgileri vermemin nedeni, TBMM'ye sunulmuş olan "tek çatı tasarısı" ile ilgili yayınımız. Tasarı bu yapının değiştirilmesini; Maliye Teftiş ile Hesap Uzmanları kurullarının kaldırılmasını, gelirler kontrolörleri dahil üç denetim birimiyle birlikte tüm elemanların "Maliye denetçisi" unvanı altında birleştirilmesini öngörüyor.

21 Mayıs'ta DÜNYA Mikro Politika'da gündeme getirdiğimiz ve ilgili dört derneğin kurumsal görüşleriyle yansıttığımız bu konu Maliye denetim camiasında büyük ilgiyle karşılandı. Müfettişlerden "teşekkür", kontrolörlerden ve denetçilerden eleştiri aldık. İzinlerini almadığım için isim vermiyorum.

Eleştirilerden biri, kontrolörlerin varlığını ve ağırlığını eksik yansıtmamızdı. Bu kesimden gelen açıklamalara göre; gelirler kontrolörlüğünün 72 yıllık, denetmenlerin de yaklaşık bir bu kadar tarihi ve birikimi bulunduğunu; kontrolörlerin mesleki yetkinlik, yetki ve görevler yönünden müfettişler ve uzmanlarla eş düzeyde olduklarını ve görevlerini l‰yıkıyla yerine getirdiklerini belirterek eksiğimizi gideriyorum.

Diğer bir eleştiri, tasarıya ilişkin görüşler kadar Maliye'nin denetim yapısını oluşturan kurullar ve birimler arasındaki derin görüş farklarını da yansıtıyordu. "İç meselelere" girmeyeceğim. Ancak, belli ki kontrolör ve denetmenler kesimi iki kurulun "hegemonik" ve "imtiyazlı" konumlanmasından hiç memnun değiller. Etkin bir denetim sistemi oluşturmanın önünde "engel" gördükleri iki kurulun kaldırılmasını ve sistem birliğinin sağlanmasını gerekli görüyor, destekliyorlar.

Bu çerçevede denetmen kesiminden gelen şu değerlendirme ayrıca dikkati çekiyor:

"Hükümet, gelir idaresi tasarısı ile her hal ve takdirde kendisine tabi, bizzat kendisinin çekip çevireceği, kendi istek ve arzularına göre hareket edecek bir denetim birimi istediğini ortaya koymuş, bu isteği tasarıya yansıtmıştır. Yani, önceleri kurulların (Maliye Teftiş ve Hesap Uzmanları kastediliyor) hizmetinde, kurullara hizmet eden bir Gelir İdaresi varken, şimdi, zaten topluma ve devlete hizmet etmeyen ama siyasetçinin kısa vadeli güncel çıkarlarına hizmet edecek bir yapı tasarlanmıştır."

Eleştiri ve görüşlerden çıkardığım sonuca gelince: Kontrolörler ve denetmenler mevcut mali denetim yapısının değişmesini; kurulların, imtiyazlı konumların kaldırılmasını; birimlerin birleştirilmesini; birleştirilirken mevcut yapılar arasında ayırıma gidilmemesini ve yeni vergi denetim biriminin "kurum çıkarlarını, mesleki taassubu" değil, "ülke çıkarlarını ve kamu yararını gözetecek, çağdaş, güçlü, bağımsız, etkin, verimli ve sağlıklı işleyecek" şekilde tasarlanmasını talep ediyorlar. Hem de kuvvetle...




16 Haziran 2008 Pazartesi

Vergi denetmenleri terfi edebilmeli

AHMET YAVUZ

ahmet.yavuz@zaman.com.tr Ekonomi

Vergi denetmenleri terfi edebilmeli

Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması ve vergi uygulamalarının herkes tarafından arzu edilen bir noktaya getirilmesi, daha iyi çalışan güçlü bir vergi idaresi ve etkin bir vergi denetimi yapısının oluşturulmasına bağlı. Denetim kelimesinden ise sadece vergi incelemesi anlaşılmamalı. Vergi denetimi, geniş manada vergi idaresinin merkez ve taşra örgütünün iç denetime tabi tutulmasını ve lüzumu halinde vergi personelinin soruşturmalarının yapılmasını da kapsıyor.

Ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutları gittikçe artıyor. Nitekim bu husus, 2007-2013 yıllarını kapsayan 1. Kalkınma Planı'nda açıkça ifade edildi. Bu artışı engelleyecek temel unsur denetim gücüdür. Kayıt dışı ile mücadelede takip edilmesi gereken politika cari dönem için etkin ve yaygın denetimdir. İnceleme ve denetim gücünün koordineli ve etkili bir şekilde çalışması mükelleflerin incelenmekten çekinerek beyanlarını doğru şekilde vermelerini sağlar. Bu yüzden önemli olan, sınırlı sayıdaki mükellefi inceleyerek yorum farkından kaynaklanan matrah farkı bulmak değil, büyüklü küçüklü tüm mükellefler nezdinde inceleme oranını yüzde 2'lerden 10'lara çıkarmaktır. Bu da mevcut inceleme elemanı sayısını artırmak ve denetim elemanlarını düzenli bir şekilde koordine etmekle mümkün olur. Bu koordinasyon ihtiyacı sebebiyle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bizzat takip ettiği vergi inceleme birimlerinin birleştirilmesini de sağlayacak kanun tasarısı bir ay önce hükümet sözcüsü Cemil Çiçek tarafından kamuoyunun bilgisine sunulmuştu. Tasarı kamuoyu ile paylaşılmazdan önce birçok söylenti çıktı. Ancak geçen hafta basına yansıyan tasarı, bu söylentilerin neredeyse tamamını asılsız çıkardı. Öyle ki; gelir idaresinin müsteşarlık şeklinde örgütleneceği, bu müsteşarlık bünyesinde 5 genel müdürlüğün kurulacağı, şimdiki 29 vergi dairesi başkanlığı yerine 21 bölge başkanlığının olduğu bölge sistemine geçileceği ifade ediliyordu. Ancak bu tür düzenlemeler tasarıda yok. Başlangıçta olup sonra vazgeçilmiş de olabilir.

Tasarı ile halen merkez denetim elemanlarının görev yaptığı birimler olan Maliye Bakanlığı bünyesindeki Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu ile Gelir İdaresi Başkanlığı'ndaki Gelirler Kontrolörleri Daire Başkanlığı kaldırılarak bunların yerine Maliye Bakanlığı teşkilat yapısında doğrudan bakana bağlı 'Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı' birimi oluşturulacak. Söz konusu vergi denetim elemanları, bu birime bağlanmak suretiyle 'Maliye Denetçisi' unvanı altında birleştirilecek. Maliye Bakanlığı'nın, Maliye müfettişi ve hesap uzmanlarına ait bin 618, gelirler kontrolörlerine ait 900 olmak üzere toplam 2 bin 518 kadro iptal edilirken, çeşitli derecelerde bin 251 maliye denetçisi kadrosu ihdas ediliyor.

Vergi daireleri ihmal edilmesin

Vergi denetim elemanları sayısının yetersiz olduğu ve kadroların doldurulması gerektiği her kesim tarafından paylaşılan bir gerçek iken, tasarıda vergi denetim kurulu başkanlığı bünyesindeki denetim elemanı kadrosunun azaltılmasını anlamak zor. Ayrıca, 'denetimde çok başlılık var, koordinasyonda zorlanıyor' deniliyor ve 3 ayrı denetim birimi tek çatı altında birleştiriliyor. Üç ayrı denetim birimi birleştikten sonra ne koordine edilecek ki? Bir de denetim koordinasyon kurulu kuruluyor. Kontrolörlere sözlü mülakat sınavı yapılacak deniyordu. Bu da tasarının ilk halinden çıkarıldı. Bence de anlamsızdı ve güzel bir başlangıç için hiç de hoş değildi. Çıkarıldığı iyi oldu.

Tasarı vergi denetmenleri ile ilgili herhangi bir düzenleme içermiyor. Böyle köklü bir değişikliğe gidilirken vergi denetmenlerine de dikey yükselme imkânı verilebilir. Böylece taşrada görev yapan vergi denetmenleri de motive edilmiş olur. Dikey yükselme sicil ve sınavla olabileceği gibi vergi denetmenlerinin yeterlilik sınavında ilk 5'e veya 10'a girenlerin otomatikman Kurul'a alınması şeklinde de olabilir.

Diğer yandan, özenle seçilen ve meslekî konularda yetiştirilen vergi denetim elemanlarına özel sektörden çok talep geliyor. Bu elemanlardan kamunun yeterince yararlanabilmesi için ciddi ölçülerde reel kayba uğramış özlük haklarının düzeltilmesi gerekiyor. Denetim elemanları, daha önce yeminli mali müşavirlik sınavından muafiyet avantajı sayesinde tahammül ettikleri şartların sınav mecburiyetinin de getirilmesiyle katlanılmaz bir hal aldığını söylüyor.

Son olarak, bu tartışmalar hep çatıyla ilgili. Vergi daireleri bu işin aslı ve esası. Eğer bir şeyler yapılacaksa asıl buralar ihmal edilmemeli. Vergi dairelerinin otomasyonu tamamlanmalı. İnsan unsuru gelir uzmanları ile daha donanımlı, cevval ve güvenilir hale getirilmeli. Vergi dairelerinin yönetim kadroları çok önemli. İstanbul'da milyar YTL'lik iadelere imza atan müdürler var. Buralarda yönetici olacak kişilerin dürüst ve cesur olması şart.

12 Haziran 2008 Perşembe

Vergi toplamak için ’Nereden buldun’ şart”

Vergi toplamak için ’Nereden buldun’ şart”
Hatırlarsınız, dönemin Maliye Bakanı Zekeriya Temizel "Nereden buldun?" düzenlemesini çıkardığında yer yerinden oynamıştı.
Yazar E-Posta
  • Haber Tarihi
    : 12 Haziran 2008
Yasa uygulanabilseydi, belki de Amerikan filmlerinde gördüğümüz vergi sistemi Türkiye'ye de yerleşecek, lüks içerisinde yaşadığı halde bir asgari ücretli kadar bile vergi ödemeyen vergi yüzsüzleri tarihe karışacaktı. Ancak olmadı. Yasa rafa kalktı. Nereden buldun ve mali milat tartışmalardan öteye geçemedi. Hatta Maliye, 'nereden buldun'la birlikte elindeki bir çok denetim silahını da o tarihte kaybetti.

Hatırlatmakta yarar var. Nereden buldun; elde edilen gelirin vergisinin ödenip ödenmediğinin ispat yükümlülüğünü direkt mükellefe yüklüyordu. Şimdi ise bu yükümlülük Maliye'nin sırtında. Bunun içindir ki; vergi kaçırdığından şüphelenilen, hatta şüphenin de ötesinde gerçek vergisini ödemediği ayan beyan ortada olan mükellefler para saçacak, zenginliklerini eşe dosta sergileyecek türlü şaklabanlıklar peşinde koşarken, Maliye'nin denetim elemanları belge toplamakla uğraşıyor.

UNAKITAN BÜYÜK ŞANS

Durup dururken 'nereden buldun' da nereden çıktı, diyebilirsiniz. Anlatalım: Bu gazeteden bir çok ayrıntısını okumuşsunuzdur. Maliye Bakanlığı bir süredir Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılacak değişiklik üzerinde çalışıyor. İlk çalışma Vergi Konseyi'nin kamu ve özel sektörden gelen üyelerine hazırlatıldı. Şimdi Maliye'nin Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü son rötuşları yapıyor. Başbakan Erdoğan'ın talimatı üzerine, tasarı taslağı bittiğinde başta TOBB, TESK, TZOB, TÜRMOB, işçi ve işveren örgütleri olmak üzere ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarına gönderilip, görüşler alınacak. Maliye, işte bu taslağın içerisine 'nereden buldun' benzeri bir 'vergi güvenlik mekanizması' yerleştirmek istiyor.

Çünkü, böyle bir mekanizmanın yokluğuna artık Maliye içerisinde tahammül kalmadı. Gelişmiş bilgisayar altyapısına, denetim elemanlarının arttırılmasına rağmen istenilen sonuç yeterince alınamadı. Maliyeciler belge peşinde koşmaktan yoruldu. Getirilmek istenen sistemi önce gizleyen, ancak denetim konusundaki görüşlerimizin çakışması üzerine rahatlayan bir Maliye yöneticisinin şu sözlerini dikkatlerinize sunuyorum: "Kimilerinin kolaylıkla vergi kaçırdığı düşüncesi toplumsal vicdanı yaralıyor. Herkesin gerçek geliri üzerinden vergisini ödeyeceği bir sisteme ihtiyacımız var.

Mali milat gereksiz. Ancak vicdanları rahatlatmak istiyorsak, nereden buldun benzeri bir güvenlik müessesesine, hatta doğrudan nereden bulduna ihtiyacımız var. Bakanımızın Unakıtan olması bu sistemin toplum tarafından kabul edilmesi ve yanlış anlaşılmalara yol açmadan uygulanması açısından büyük şans.

Hiç kimse, piyasanın içinden gelen bir bakanın yönetimindeki Maliye'nin piyasayı tıkayacağı iddiasında bulunamaz. Devlete ödemesi gereken vergiyi düğünlerde saçan, yurt dışındaki tatillerde harcayan, çocuğunu lüks ciplere bindirenler bu sefer kamuoyunu peşlerinden sürükleyemez. Türkiye'nin bu ayıptan kurtulması için medya desteğine ihtiyacımız olacak."

Dürüst vatandaş, dürüst mükellef olan herkes için bu sözlerin çok büyük anlam taşıdığı açık. Ancak siyasi belirsizliğin ortaya çıktığı, yerel seçimlerin yaklaştığı, üstelik de erken seçimin konuşulmaya başlandığı bir dönemde vergi reformunu kim, nasıl yapacak? Tarihi fırsat yine kaçarsa, tek tesellimiz yeni evli çiftlerin bol takılı düğün sevinci olacak.