1 Haziran 2010 Salı

Gelir İdaresi Başkanlığı Güçlendirilmemeli! her şey günlük güneşlik !

Aykut AYDIN

Gelir İdaresi Başkanlığı 2002 yılından bu tarafa yapılandırılmakta, idare ile ilgili olarak bir çok reform yapılmaktadır. Peki o zaman neden hala IMF gelir idaresinin yapılandırılmasını ve güçlendirilmesini talep etmektedir..?
03 Mart 2009

Gelir İdaresi Başkanlığı Güçlendirilmemeli !

Bilindiği üzere IMF ile Türkiye ilişkileri yıllardır yapılmakta olan Stand-By anlaşmalarına dayalı olarak yürütülmektedir. Nitekim şu ana kadar IMF ile 19 Stand-By anlaşması yapılmış ve bir yenisinin yapılması üzerinde görüşmeler devam etmektedir.

IMF ile Türkiye arasında yapılacak olan Stand-By anlaşmasında belli konular yine sorunlara neden oldu. Bu sorunlardan bir tanesi de Gelir İdaresi Başkanlığının Güçlendirilmesi sorunu.

Sürekli olarak Gelir İdaresinin reform, yeniden yapılandırma, denetimin birleştirilmesi ve idareyi güçlendirme gibi talepler IMF tarafından sık sık dile getirilmektedir.
İlk olarak 2002 yılında yapılan 18. Stand- By düzenlemesi ile Gelir İdaresinin yapılandırılması gündemin üst sıralarına gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti IMF'ye verilen taahhüt çerçevesinde 2002-2005 döneminde 3 yıl idarensin yapılandırılması için çok çaba harcamış ve yapılandırma çalışmalarını sürekli olarak izleme stratejisi içerisinde değerlendirerek takip etmiş ve yapılandırmaya ilişkin ilerlemeleri hazineden sorumlu bakan tarafından IMF'ye düzenli olarak bildirmiştir.

Şubat/2002-Şubat/2005 dönemini kapsayan 18. Stand-By Düzenlemesi ile ilgili olarak yapılan gözden geçirmelere istinaden IMF'ye sunulan niyet mektuplarında vergi idaresi reformu şeklinde dile getirilen Gelir İdaresinin yapılandırılmasına ait ilerlemeler aşağıdaki şekilde belirtilmiştir ;

· Sözkonusu plan aynı zamanda vergi idaresinin (teknik yardım ihtiyacı da dahil olmak üzere) reforma tabi tutulmasını içermektedir. Planın daha etkin uygulanabilmesini teminen vergi idaresi Dünya Bankası ile ortak yürütülen çalışma doğrultusunda yeniden organize edilecektir.[1]

· Vergi idaresinin reforma tabi tutulması amacıyla, 2002 yılı boyunca alınacak temel önlemler belirlenmiştir. Temmuz sonuna kadar, Maliye Bakanlığı bünyesinde bir denetim koordinasyon birimi oluşturulacak ve bu birimin Kasım ayı sonuna kadar, bir sonraki yıl için koordine edilmiş bir denetim planı hazırlaması sağlanacaktır (sözkonusu planın 2002 Kasım ayı sonuna kadar tamamlanması yeni bir yapısal kriterdir). OECD standartlarına ulaşmak amacıyla,denetmenlerin sayısının 400 kadar artırılmasını teminen 2003 yılı bütçesinde gerekli kaynak sağlanacaktır (17 Ekim'de Meclise sunulacak taslak bütçeye sözkonusu kaynağın dahil edilmesi yeni bir yapısal kriterdir). Son olarak, orta dönemde vergi idaresinin iyileştirilmesine yardım etmek amacıyla, Haziran sonundan başlamak üzere fonksiyonel bir yeniden yapılandırma gerçekleştirilecektir.[2]

· Vergi sisteminin yeniden düzenlenmesinde ilerleme kaydedilmektedir. Vergi idaresi içinde ise, bir denetim koordinasyon birimi ile bir vergi politikaları birimini de kapsayacak şekilde yeni bir fonksiyonel yapı tasarlanmıştır. Bu yapının, Temmuz ayı sonuna kadar hayata geçirilmesi beklenmektedir[3]

· Vergi idaresine ilişkin reformlar, orta vadede vergi tabanının genişlemesine imkan verecek ve vergi oranlarının düşürülmesine imkan sağlayacaktır. 2002 yılı Eylül ayında, destek birimlerinin (bütçe, insan kaynakları ve bilgi teknolojisi) yanısıra,vergi mükelleflerinin kayıtlarının (vergi ofisi yönetimi de dahil olmak üzere), vergi mükelleflerine ilişkin hizmetler, denetim, tahsilat, hukuki işler ve usüller, vergi politikası ve uluslararası vergi ilişkileri gibi konularla görevli birimleri içeren yeni bir fonksiyonel yapı onaylanacaktır. Ek olarak, doğrudan Genel Müdür'e bağlı olarak hizmet verecek bir iç denetim grubu kurulacaktır. Mayıs ayında, Maliye Bakanlığı bünyesinde üst düzey bir denetim koordinasyon komitesi kurulmuş olup, Eylül ayı sonuna kadar çıkarılacak olan bir Bakan onayı ile komitenin nasıl çalışacağı ve yıllık denetim planının temel öğelerinin neler olacağı belirlenecektir. 2002 yılı Kasım ayı sonuna kadar tamamlanması beklenen 2003 yılı planının uygulanmasına yardımcı olmak amacıyla, halihazırda 250 yeni denetçi istihdam edilmiştir.[4]

· Vergi mükelleflerinin vergi yasalarına uymasına ve vergi yükümlülüklerini zamanında ödemelerinin iyileştirilmesine özel önem atfedilmektedir.. Bundan sonra vergi affı veya yeniden yapılandırması yapılmayacak olup, bu amaca yönelik gerekli temel vergi idaresi reformları hayata geçirilecektir. OECD ülkelerindeki uygulamalardan yola çıkarak,Gelirler Genel Müdürlüğü'nün operasyonel etkinliği yıl sonuna kadar artırılacak olup,bu yapılandırma içinde Gelirler Genel Müdürlüğü'nün Maliye Bakanı'na karşı hesap verilebilirliği devam ettirilecektir. Ayrıca Gelirler Genel Müdürlüğünün fonksiyonel olarak yeniden örgütlendirilmesinin 2003 yılı Haziran ayı sonuna kadar tamamlanması beklenmekte olup sözkonusu yapı yerel birimlere yaygınlaştırılmaya başlanacaktır. Bu süreçte dikey yapılanma içinde hesap verilebilirlik sağlanacak ve vergi mükellefi tipine daha çok yoğunlaşılması amacıyla, vergi mükelleflerine verilen hizmetler iyileştirilecektir. Vergi idaresinin bu yıl içinde güçlendirilmesi için gerekli bazı adımlar halihazırda atılmış bulunmaktadır. 2003 yılı bütçesi 400 ilave vergi denetmeninin istihdam edilmesine ilişkin kaynakları içermekte olup, yeni denetim koordinasyon birimi, denetim kaynaklarını yüksek risk içeren alanlara yönlendiren denetim koordinasyon planını Ocak ayında tamamlamıştır. Halihazırda sürmekte olan otomasyon projesi, vergi kimlik numarasının denetimler sırasında daha iyi kullanılmasına imkan verecektir. 2004 bütçesi kapsamında denetime yönelik daha çok bilişim teknolojileri ve personel kaynağı ayrılacaktır.[5]
· Vergi idaresinin reformuna ilişkin yasal düzenlemenin, Doğrudan Vergi Reformu 2.Paketi'ne ilişkin kanuni düzenlemeye paralel olarak 2003 yılı sonuna kadar Meclis'ten geçmesi beklenmektedir. Bu yasal düzenleme, Gelirler Genel Müdürlüğü'nün fonksiyonel olarak yeniden örgütlendirilmesini ve Maliye Bakanlığı içindeki konumunun daha üst seviyede tanımlanmasını temin edecek ve Gelirler Genel Müdürlüğü'nde (yerel birimlere doğru) dikey yapılanma içinde hesap verebilirliğin açık bir şekilde oluşmasını sağlayacaktır. Sözkonusu yapılanma ve Vergi Barışı Planı'ndan elde edilecek bilgi, denetim programının hedefinin daha iyi belirlenmesinde yardımcı olacaktır.[6]
· Vergi tabanını genişletmek amacıyla, kayıtdışı ekonominin vergi sisteminin içine alınmasının yollarını belirlemek için Fon'dan teknik yardım talep edilmiştir. Bu çalışmalar baz alınarak gelir tahsilatının geliştirilmesi hedeflenmekte olup, bu amaçla yeni bir vergi idaresi reformu yasal düzenlemesinin Ocak 2004 sonuna kadar hazırlanarak, Mart 2004 sonuna kadar TBMM tarafından kabul edilmesi beklenmektedir.[7]
· Vergi tahsilatının vergi idaresi reformu vasıtasıyla iyileştirilmesi planlanmaktadır.Planlanan düzenleme, vergi idaresini Maliye Bakanlığı bünyesinde ve Başkanı'nın doğrudan Maliye Bakanına bağlı olduğu yarı özerk bir yapı haline getirecektir. En önemlisi, yeni birim fonksiyonel olarak yeniden örgütlenecek ve vergi politikası ise Maliye Bakanlığına devredilecektir. Ayrıca, bütün vergi daireleri yeni birime devredilecektir.Vergi idaresine ilişkin kanun taslağı Mayıs sonuna kadar TBMM'ye sunulacak olup,söz konusu kanunun Temmuz ayı sonuna kadar TBMM'den geçmesi beklenmektedir(iki yeni yapısal kriter). Söz konusu reformların uygulanmasını takip edecek bir yönlendirme komitesi oluşturulmuştur. Bu komite, Nisan ayı sonuna kadar sorumluluk ve hedeflerin açık bir şekilde ayrılmasına imkan veren bir eylem planı hazırlayacaktır. Söz konusu komite, yeni yapı 2005 yılı Ocak ayında faaliyetine başlayana kadar, planın uygulanmasını koordine edecektir.[8]
· Gelirler Genel Müdürlüğü'nü Maliye Bakanlığı bünyesinde yarı özerk bir yapı haline getirecek, bu yapıyı fonksiyonel olarak yeniden örgütleyecek ve vergi politikası fonksiyonunu Maliye Bakanlığı'na devredecek maddeleri içeren vergi idaresinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin taslak kanun, nihai hale getirilmiştir. Taslak kanun, Temmuz ayı sonundan önce TBMM'ye sunulacaktır (yapısal kriter). Ancak,kanunun Meclis tarafından onaylanması (Temmuz ayı için yapısal kriter) yasama gündeminin yoğun olması nedeniyle ertelenmiştir. Kanunun 2004 yılı Ekim ayı sonuna kadar onaylanması beklenmektedir (yeni bir yapısal performans kriteri).[9]

Görüldüğü üzere vergi idaresinin yeniden yapılandırma sürecine ilişkin olarak IMF yetkililerine yapılan ve yapılacak olan çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgiler aktarılmıştır.
Ancak 18. Stand-By düzenlemesi Şubat 2005 döneminde bitmiştir. Akabinde IMF ile yeni bir Stand-By düzenlemesi yapma gerekliliği doğmuş Mayıs/2005-Mayıs/2008 dönemini kapsayacak olan 3 yıllık 19. Stand-By Düzenlemesi IMF yetkilileri ile birlikte imzalanmıştır.

Yeni Stand-By düzenlemesine bağlı olarak IMF'ye sunulan 26 Nisan 2005 tarihli Genel Niyet Mektubunun D. Yapısal Kamu Maliyesi Reformları başlığının 19. maddesinde;

“Program kapsamında bir ön koşul olan, vergi idaresinin yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesine yönelik yasa TBMM tarafından onaylanmıştır. Yasa ile Gelir İdaresi,Maliye Bakanlığı altında yarı-otonom bir birim olarak kurulmakta, fonksiyonel bazda ve yerel vergi dairelerini doğrudan kontrol altına alacak şekilde yapılandırılmaktadır. Vergi politikası sorumluluğu, yeni Gelir İdaresi'nin vergi idaresine odaklanmasına imkan tanımak üzere Maliye Bakanlığı'nda kalacaktır. Ayrıca, Gelir İdaresi 2005 yılı sonuna kadar büyük vergi mükellefleri birimini kuracaktır (Yapısal Kriter). Gelir İdaresi'nin 2006 yılında sosyal güvenlik primlerinin tahsilatında daha fazla rol üstlenmesi beklenmektedir. Vergi denetimi hizmetlerinin iyileştirilmesi için imkanların gözden geçirilmesine de devam edilecektir. Orta vadede, denetim görevlilerinin sayısı Gelirler Genel Müdürlüğü personeli sayısının %5'iseviyesinden uluslararası standart olan %20'ye veya daha yüksek bir seviyeye çıkartılacaktır.Bir önceki programda da yer aldığı üzere, kamu kesimi alacakları için af getirilmesi uygulamasından kaçınılmaya devam edilecektir (Sürekli Yapısal Performans Kriteri).”

İfadeleri Gelir İdaresinin reform, yeniden yapılandırma, denetimin birleştirilmesi ve idareyi güçlendirme gibi taleplerin 2005-2008 döneminde de geçerliliğini koruduğunu göstermektedir.

Bu çerçevede Mayıs/2005-Mayıs/2008 dönemini kapsayan 3 yıllık 19. Stand-By Düzenlemesi ile ilgili olarak yapılan gözden geçirmelere istinaden IMF'ye sunulan niyet mektuplarında da ;
· Vergi idaresini güçlendirmek amacıyla; (i) Maliye Bakanlığı bünyesinde 2005 yılı Aralık ayı sonuna kadar bir vergi politikası birimi kurulması (Yapısal Kriter); (ii) yeni kurulan Gelir İdaresi'nin fonksiyonel yeniden yapılandırılmasının 2006 yılı Nisan ayı sonuna kadar tamamlanması (Yapısal Kriter); ve (iii) halihazırda gerçekleşmesi ancak 2006 yılı Haziran ayı sonuna kadar mümkün görünen, büyük vergi mükellefleri biriminin kurulması (Yapısal Kriter) planlanmaktadır. Ayrıca, Gelir İdaresi'ne sosyal güvenlik prim tahsilatı hususunda daha fazla sorumluluk verilmesi yönündeki niyetimizle uyumlu olarak, yeni Gelir İdaresi ile sosyal güvenlik kuruluşları (Bağ-Kurve SSK) arasındaki koordinasyon güçlendirilmektedir.[10]
· Vergi idaresini güçlendirmeye yönelik çalışmalarımız hızlandırılacaktır. Bu amaçla: i)Gelir İdaresi'nin işlevsel yeniden yapılandırılmasının Temmuz 2006 sonuna kadar tamamlanması (Nisan 2006 sonu için yapısal kriter) ve ii) Maliye Bakanlığı bünyesinde yeni oluşturulan gelir politikaları biriminin- vergi analizi işlerinin gündelik sorumluluğunu üstlenecek yeterli sayıda teknik personelin atanması da dahil olmak üzere- Temmuz 2006 sonuna kadar tamamen operasyonel hale getirilmesi amacıyla gerekli adımlar atılacaktır.17. Gelir İdaresi'ne ilişkin detaylı planlarımız kapsamında Gelir İdaresi'nin organizasyonel dönüşümünü yönlendirmek üzere tam zamanlı bir Reform Projesi ekibi halihazırda oluşturulmuş bulunmaktadır. İleriye yönelik olarak bu alandaki planlarımız: i)büyük vergi mükellefleri birimi tarafından yerine getirilecek olanlar dışındaki bütün yürütme faaliyetlerinin (denetim ve gecikmiş alacakların tahsili) bir Başkan Yardımcılığı altında birleştirilmesi; ii) operasyonel işlerle destek faaliyetlerini birbirinden ayırmak üzere sorumlulukların yeniden belirlenmesi; ve iii) başkan yardımcılarının statülerinin yükseltilmesi üzerinde odaklanacaktır. Ayrıca büyük vergi mükellefleri biriminin 2006 sonuna kadar tümüyle operasyonel hale gelmesi planlanmaktadır (yapısal kriter). Bu amaçla: i) Reform Projesi ekibinin bir alt grubu olarak tam zamanlı bir proje ekibi kurulmuş; ii) birimin organizasyon yapısına ilişkin detaylı kilometre taşları ve hedef tarihler belirlenmiş; ve iii)büyük vergi mükellefleri biriminden sorumlu olacak bir Başkan Yardımcısı kadrosu oluşturulması için gerekli yasal düzenleme TBMM'de kabul edilmiştir. [11]
· Vergi idaresinin güçlendirilmesi konusunda önemli ilerleme kaydedilmiştir. Maliye Bakanlığı bünyesindeki Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü, tam olarak faaliyete geçmiş olup,temel olarak vergi politikalarının oluşturulmasından sorumlu tutulmuştur. Böylece, Gelir İdaresi'nin yalnızca vergi tahsilatı ve idaresine odaklanmasına imkan tanınmıştır. Ayrıca,Gelir İdaresi'nin fonksiyonel yeniden yapılandırılması, vergi dairesi başkanlıkları ve vergi dairelerinin yeniden örgütlenmesini de içerecek şekilde tamamlanmıştır. İleriye yönelik olarak, kapsamın kalan birimleri de içerecek şekilde genişletilmesi gerekecektir. Ayrıca,büyük vergi mükellefleri biriminin 1 Ocak 2007 tarihine kadar operasyonel hale gelmesine yönelik olarak da ilerleme sağlanmıştır. Özellikle, i) büyük vergi mükellefleri biriminin sorumluluk alanına girecek olan 800 firmaya ilişkin seçim kriterleri belirlenmiş, ii) büyük vergi mükellefleri birimince takip edilecek vergiler belirlenmiş, iii) büyük vergi mükellefleri birimine ilişkin organizasyon yapısı tasarlanmış ve bu birimden sorumlu olacak yeni bir başkan yardımcısı atanmış, iv) denetim görevini yerine getirecek personel konusunda karar verilmiş, v) ofis binaları hazırlanmış ve; vi) iş süreçleri tanımlanmıştır. Diğer alanlarda da önemli ilerlemeler kaydedilmiş, ancak i) gerekli bilgi teknolojisinin sağlanması (30 Kasım'a kadar), ii) denetçilerin ve diğer personelin seçilmesi (30 Kasım'a kadar), iii) geçiş döneminin planlanması (30 Kasım'a kadar), iv) personelin eğitime tabi tutulması (15 Aralık'a kadar) ve;v) personel için performans bazlı kriterlerin belirlenmesi (30 Haziran 2007'ye kadar) de dahil olmak üzere kalan bazı çalışmaların tamamlanması gerekmektedir.[12]
· Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesindeki Büyük Vergi Mükellefleri Birimi 1 Ocak 2007tarihi itibariyle faaliyete geçmiştir (yapısal kriter). Büyük Vergi Mükellefleri Birimi'nin etkinliğinin artırılması amacıyla, söz konusu birime tahsis edilen denetçi sayısı bu gözden geçirme için önkoşul olarak otuzbeşe çıkarılacaktır. Denetçi sayısının Büyük Vergi Mükellefleri Birimi'nin iş yüküyle orantılı olarak zaman içinde daha da artırılması planlanmaktadır. Aynı zamanda, vergi idaresi fonksiyonlarındaki bölünmüş yapının zamanla azaltılması planlanmaktadır.[13]
· Vergi idaresinin geliştirilmesi, orta vadede vergilerin kamu mali hedeflerini tehlikeye atmadan indirilebilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Büyük Vergi Mükellefleri Birimi'ne tahsis edilen denetçi sayısı 50'ye çıkarılmış olup, uygun kalifiye elemanlar bulundukça yeni denetçiler atanacaktır. Katma değer vergisi iadelerinde görülen usule aykırı işlemlerin giderilmesi amacıyla: (i) vergi iadelerinin üçüncü tarafların vergi yükümlülüklerine mahsup edilmesine imkan tanıyan düzenleme iptal edilmiştir (mahsup tutarı hak sahibinin yükümlülükleriyle sınırlandırılmıştır); (ii) KDV iadelerinde risk bazlı denetim sistemine geçilmesine ilişkin pilot uygulama başlatılmış olup (önkoşul), söz konusu uygulama alınacak olumlu neticelerle birlikte 2008 yılı sonuna kadar daha fazla mükellefi kapsayacak şekilde genişletilecektir. Uygulama öncesinde ise mahsup işlemlerinin iade sonrası denetimine başlanacaktır; (iii) mükelleflerin belirli bir haddi aşan alım ve satım faturalarının aylık olarak çapraz kontrolüne başlanacaktır ve (iv) orta vadede, denetim elemanlarının toplam insan kaynağı içerisindeki payı %5'ten %10'a çıkarılacaktır. Vergi uyumunu artırmak amacıyla; (i)büyük vergi usulsüzlüklerine verilen cezalar, 2008 yılı sonuna kadar yaptırımların güçlendirilmesi anlayışıyla gözden geçirilecek, (ii) hapis cezalarının para cezasına çevrilebilme imkanı 2008 yılı sonuna kadar kaldırılacak ve (iii) fatura kesimini denetlemek amacıyla kontrol mahiyetinde alışveriş yapan denetim ekipleri güçlendirilecektir.[14]

Görüleceği üzere vergi idaresinin yapılandırılması bu dönemde de IMF ile ilişkilerde temel belirleyici unsurlardan bir tanesi olmaya devam etmiştir.

IMF ile Türkiye arasında yapılacak olan yeni Stand-By anlaşmasının da en önemli yapısal kriterleri arasında gelir idaresinin yeniden yapılandırılması, denetimin birleştirilmesi, idarenin güçlendirilmesi olduğu görülmektedir. Nitekim son dönemlerde basına yansıyan haberlerde;
· Maliye Bakanlığının vergi inceleme birimlerinin tek çatı altında birleştirilmesi,
· Gelir İdaresi Başkanlığı'nın özerk yapıya kavuşturulup ayrı müsteşarlık haline dönüştürülmesi,

· Gelir İdaresi Başkanlığının önümüzdeki dönemde çeşitli reformlarla güçlendirilmesi,
çalışmaları 6 yıldır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sürdürülecektir.

Anlaşılan o ki yapılacak olan yeni Stand-By düzenlemesinin de temel yapısal reformları arasında gelir idaresi reformu öncelikli olarak yer almaktadır.
O halde akıllarda olan ve cevaplanması gereken bir husus bulunduğu ortadadır. Gelir İdaresi Başkanlığı 2002 yılından bu tarafa yapılandırılmakta, idare ile ilgili olarak bir çok reform yapılmaktadır.

Peki o zaman neden hala IMF gelir idaresinin yapılandırılmasını ve güçlendirilmesini talep etmektedir. 6 yılda yapılmayan veya yapılamayan reform mu bulunmaktadır ki hala IMF tarafından bu husus kararlı bir şekilde vurgulanmaktadır.

Yukarıda Türk Gelir İdaresinin 6 yılda katettiği mesafe bizzat Hazineden sorumlu Devlet Bakanı tarafından IMF'ye sunulan niyet mektuplarında yer almaktadır.
Bizim kanaatimize göre ise, 6 yıllık bu sürecin sonucunda IMF Gelir İdaresinin Güçlendirilmesini talep etmemelidir ! Neden mi?

Gelir İdaresinin Güçlendirilmesine ihtiyaç olması için Gelir İdaresinin güçsüz olması veya yapısal açıdan bazı sorunları olması gerekmektedir. Bu kapsamda eğer aşağıda yer alan sorunlar Türk Gelir İdaresinde olsaydı bizcede Gelir İdaresinin Güçlendirilmesi gerekecekti.
* Kayıtdışılığı önlemede son derece başarılı olunmuştur.
* Eylem Planlarında yer alan vergi reformlarının tamamı süresinden önce gerçekleştirilmiştir.
* İdare Özerk bir yapıya kavuşturulmuştur.
* İdare Maliye Bakanlığından ayrı bir idari yapı içerisinde örgütlenmiştir.
* Toplanan vergiler her yıl beklentilerin üzerinde gerçekleşmiştir.
* Büyüme oranları her yıl beklentilerin üzerinde gerçekleştiğinden ek mali tedbirlere gerek kalmamıştır.
* Toplanan vergiler yerinde kullanılmaktadır.
* Vergi barışı veya kısmi vergi aflarına artık ihtiyaç bulunmamaktadır.
* Yolsuzluk oranı yok denecek kadar azalmıştır.
* OECD ülkelerinde en az alınan Dolaylı vergiler Türkiye'dedir.
* Başta Gelir,Kurum, KDV ve VUK olmak üzere tüm kanunlar günümüz şartlarında yeniden düzenlenmiştir.
* Etkin bir Vergi denetim sistemi sağlanmıştır.
* Vergi Denetiminde tüm denetim birimleri arasında son derece iyi işleyen bir koordinasyon sağlanmıştır.
* Denetim birimlerinin tek çatı altında olmasına yönelik çalışmalar son aşamadadır.
* Denetim elemanlarının sayısı Gelir İdaresi Başkanlığı personel sayısının %5'i seviyesinden uluslararası standart olan %20'ye çıkmıştır.
* Gelir idaresi personeli son derece motivasyonu yüksek bir şekilde performans sergilemektedir.
* Çalışanların ücret ve başka beklentilerinin tamamı karşılanmıştır.
* Personelin görevde yükselme, atama ve yer değiştirmelerine ilişkin sorunları çözüme kavuşturulmuştur.
* Her yıl IMF talebine bağlı olarak alınan Vergi Denetmenleri ve Gelir Uzmanlarından hiçbiri başka kurumlara geçmemektedir.
* Diğer kurumlardan Gelir İdaresine naklen geçmek için son derece yoğun bir talep mevcuttur.
* Tüm personele gerekli şartları sağlamaları halinde yurtdışında eğitim ,mkanı sağlanmıştır.
* Mükelleflere sunulan hizmetler açısından mükellef memnuniyet oranı %99 olarak gerçekleşmiştir.
* Tüm mükelleflerde vergi bilinci yerleşmiştir.
* Mükelleflerin gönüllü uyuma katkısı son derece yüksektir.
* Vergi kaçırma oranı azalmıştır.
* Risk odaklı inceleme yöntemleri geliştirilmiştir.
* Klasik yönetim anlayışından uzaklaşılmış ve modern yönetim anlayışı benimsenmiştir.
* Gerek personelin, gerekse mükelleflerin katılımcılık anlayışı en üst seviyededir.


Burada sayılan unsurlar tamamen mükemmel bir idarenin veya olması gereken bir idarenin özellikleri olarak algılanmalıdır. Tıpkı IMF'nin istediği gibi. Ancak bu sayılanların ne kadarının şuandaki gelir idaresi tarafından yapıldığı veya yerine getirildiği sorusunun cevabı konunun uzmanları tarafından cevaplandırılmalıdır.

6 yıldır Vergi İdaresi reformu yapıldığına göre ve Hazineden sorumlu Devlet Bakanı tarafından yapılan açıklamalara göre de çok mesafe katedildiğine göre Gelir İdaresinin güçlendirilmesine ihtiyaç bulunmamalıdır.

Son Söz: Yukarıda sayılan unsurların tamamının yerine getirilmesi amacıyla IMF'den önce Türkiye'nin, Gelir İdaresini Güçlendirmek için çaba sarf etmesi gerekir. Burada yer alan unsurların yerine getirilmesi bu memlekete yapılacak en önemli hizmetlerden birisi olacaktır. Yok eğer bu memleket düşünülmüyorsa


[1] 18 Ocak 2002 tarihli Niyet Mektubu

[2] 03 Nisan 2002 tarihli Niyet Mektubu

[3] 19 Haziran2002 tarihli Niyet Mektubu

[4] 30 Temmuz 2002 tarihli Niyet Mektubu

[5] 05 Nisan 2003 tarihli Niyet Mektubu

[6] 25 Temmuz 2003 tarihli Niyet Mektubu

[7] 31 Ekim 2003 tarihli Niyet Mektubu

[8] 02 Nisan 2004 tarihli Niyet Mektubu

[9] 15 Temmuz 2004 tarihli Niyet Mektubu

[10] 24 Kasım 2005 tarihli Niyet Mektubu

[11] 07 Temmuz 2006 tarihli Niyet Mektubu

[12] 27 Kasım 2006 tarihli Niyet Mektubu

[13] 01 Mayıs 2007 tarihli Niyet Mektubu

[14] 28 Nisan 2008 tarihli Niyet Mektubu

Hiç yorum yok: